Bıçaklı saldırganın motivasyonunun nedeni oyunlar olabilir mi?
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte piyasaya sürülen savaş oyunların kullanımı da her geçen gün yaygınlaşıyor. Kendisini oyunun etkisine kaptıran çocuklar, dijital illüzyonun içine sokularak ya kendilerine yada başkalarına zarar verebiliyor. Eskişehir'de meydana gelen bıçaklama olayının altındaki nedenin bu olduğu düşünülüyor. Tehlikeli oyunlara karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, bu konuda yapılması gereken noktalara ilişkin açıklamada bulundu.
Tehlikeli kategoride yer alan savaş oyunları, Eskişehir'de yaşayan 18 yaşındaki bir genci etkisi altına aldı. Oynadığı oyunla gerçeklikten uzaklaşan ve kendisini oyunun içinde gibi hissederek o karaktere bürünen genç, bıçak ve balta ile saldırdığı 5 vatandaşı yaraladı.
Oyundaki gibi kafasına kask, beline balta, yüzüne maske takan ve üzerine hücum yeleği giyen genç, çay bahçesine giderek dehşet saçtı. Genç saldırgan çay bahçesinde oturan 5 kişiyi bıçakladı.
Sanal aleme erişimin gün geçtikçe kolaylaşmasıyla birlikte çocuklar, gençler ve yetişkinler arasında bu mecradaki oyunların popüler bir eğlence biçimi haline geldiğini ve hayatlarında yer edindiğini belirten uzmanlar, bu tür olaylarla baş etmenin yollarını anlattı.
"Faydadan çok zarar getirebiliyor"
Çocuklarda, ergenlerde, gençlerde ve yetişkinlerde bilgisayar kullanımının oldukça yaygınlaştığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Dr. Nurettin Kargı, teknoloji bağımlılığının bazen faydadan çok zarar da getirebildiğine değindi.
Çocukların küçük yaşta bilgisayarla ve internetle tanıştırılmasının sakıncalarına değinen Uzman Dr. Nurettin Kargı, bilgisayar kullanım yaşının düştüğünü ve artık 2 yaşından itibaren her çocuğun elinde telefon görmenin mümkün olduğunu aktardı.
"Ailelere büyük görevler düşüyor"
Bu noktada ailelere büyük görev düştüğünü belirten Uzman Dr. Kargı, "Hani su içsin, yemeğini yesin, bir şey yapmasın, bizi rahatsız etmesin gibi sebeplerle çocuklara telefon veriyorlar. Çocuklar oyunları kazandığı zaman kendisine bir destek, bir güven duygusu geliyor. Dolayısıyla alışkanlık hissi artıyor. İçerikler cinsel, şiddet ve mükafata dayalı olabiliyor. Bu noktada ailelere büyük görev düşüyor. Çünkü çocuk ailede yetiştiği için üç yaşına kadar kesinlikle internetin ve elektronik aletlerin çocuklara verilmemesi gerekiyor. İlerleyen yaşlarda da kısıtlı kullandırtmak gerekiyor. Yasaklanan şeyler çocuklara daha cazip geliyor. O yüzden yaklaşım tarzı çok önemli. Yasaklayıcı zihniyetle veya azarlayıcı davranışlarla yaklaşırsak bu ters tepki yapıyor" şeklinde açıklamada bulundu.
Teknoloji bağımlılığı ile mücadele konusunda çocukları spora yönlendirmenin ve akranlarıyla dışarıda oyun oynamasına imkan tanımanın faydalı olacağını belirten Uzman Dr. Kargı, evde yaşanan problemler ve gerginliklerin de çocukları bu tür tehlikelere itebildiğine değindi.
"Çocuklar neden oyundaki karaktere bürünür?"
Çocukların oyundaki karaktere benzemek istemesinin sebeplerine ilişkin de açıklamada bulunan Uzman Dr. Kargı, bu davranışın evde-ailede takdir toplamaması, ilgi çekmemesi, dışlanması ve sevilmemesi gibi nedenlere dayandığını ifade etti.
Çocukların bu durumun acısını, sanal ortamda başarı kazanarak doldurmaya çalıştığını dile getiren Uzman Dr. Kargı, sanalda da olsa çocuğun kendi özgüvenini yükselttiğini sandığını aktardı.
"Her zaman masum olmayabiliyor!"
Genellikle eğlence amaçlı kullanılan bu tür oyunların özellikle çocuklar üzerindeki etkilerinin her zaman masum olmayabildiğine dikkat çeken Psikolog Meral Uçak, Bu alanda yapılan araştırmalar doğrultusunda gelişim çağındaki çocukların savaş ve saldırganlık öğeleri barındıran şiddet içerikli oyunlardan bilişsel, duygusal ve davranışsal anlamda olumsuz etkilendiğini ifade etmenin mümkün olduğuna değindi.
Oyunun çocuklar için önemini bilmenin, söz konusu yıkıcı davranışlar içeren oyunların olumsuz etkilerini anlayabilme noktasında çok önemli olduğunu aktaran Psikolog Uçak, Çocukların duygularını tanımayı, duyguların ifade ediliş biçimlerini ve pek çok davranışı yakın çevresini gözlemleyerek, model alarak öğrendiğini ifade etti.
"Savaş ve şiddet içeren oyunlar riski arttırıyor"
Bu noktada aile, akrabalar, arkadaşlar, içinde bulunulan toplum ve kültürel yapı gibi pek çok öğenin çocuğun psikosoyal gelişimini etkilediğini dile getiren Psikolog Uçak, Çocukların oyun ile kendi duygularını tanımakla birlikte karşısındakinin duygularını tanıyabilmeyi de öğrendiğinin altını çizdi.
Bu becerinin empati kazanımı açısından son derece önemli olduğunu söyleyen Psikolog Uçar, bu süreci sekteye uğratabilecek her türden uyaranın çocukların duygusal gelişimi açısından risk teşkil ettiğini aktardı. Savaş ve şiddet içeren oyunların son dönemlerde bu riski arttıran önemli bir tehdit haline geldiğini belirten Psikolog Uçak, "Dikkat ve konsantrasyon süresi, problem çözme ve bir takım motor becerilerin gelişmesi gibi bir dizi olumlu etkilerinin olabileceği yönünde yapılan çalışmaların yanı sıra olumsuz etkilerinden bahsedeceğimiz sanal oyunlara maruziyet süresi arttıkça yaşanan güçlüklerin şiddeti de artış göstermektedir. Bu sorunların başında saldırgan davranışlara eğilimin artması geliyor. Vurma, itme, argo kullanımı gibi istenmedik davranış sıklığında gözlemlenen artış oyun içeriğindeki karakterlerin davranışlarının model alınması sonucu gerçekleşebiliyor. Oyunlarda maruz kalınan şiddet içeren eylemler şiddete karşı toleransı arttırarak saldırganlığın normalleşmesine yol açabilir" ifadelerine yer verdi.
"Ekran başında geçirilen süreye dikkat!"
Ekran başında geçirilen sürenin uzamasının çocuğun sosyal hayattan uzaklaşmasına sebep olduğunu belirten Psikolog Uçak, Aynı zamanda uyku düzensizlikleri ve beslenme alışkanlıklarında değişimlerin de diğer sorunlardan bazıları olduğunu ifade etti.
"Saldırganlık içeren oyunlar gelişim sürecini etkiliyor"
Genel anlamda saldırganlık içeren oyunların çocuğun gelişim sürecini olumsuz etkileyerek duygu düzenleme becerisini sekteye uğrattığını, duygu tanıma ve empati kurma açısından yaşanan güçlükten dolayı çocuğun sosyal çevresine uyum sağlamasını da zorlaştırdığını söyleyen Uçak, "Çocuklar meraklı ve yeniliğe açık oldukları bu dönemde keşfetme arzularından dolayı veya
arkadaş çevresine uyum sağlamak amacıyla bu tarz oyunlar oynamaya eğilimli olabilmekteler.
Onların hayatı keşif süreçlerinde anne ve babalara da önemli görevler düşmekte. Çocuklar için
baskıcı bir tarz benimsemeden sağlıklı sınırlar ve kurallar belirlemek, oyunların içeriklerine karşı
dikkatli olmak, çocuğu sağlıklı olmayan içerikler hakkında anlayabileceği şekilde bilgilendirmek,
sakıncalı oyunlar yerine çocuğa alternatifler oluşturmak, çocuklarda gözlenen davranış ve duygu
değişiklerine karşı hassas olmak ve bu değişimler, duygular hakkında çocukla konuşmak aynı
zamanda kendi sanal kullanımlarına dikkat ederek olumlu bir rol model olmak şeklinde
sıralanabilir" ifadelerine yer verdi.