Çocuğunuzun psikolojisini hazırlayın
Kovid-19 salgın sürecinde aylardır okullarından uzak kalan öğrenciler bugün kademeli olarak yüz yüze eğitime geçiş yapacak. 2.3.4.8 ve 12. Sınıfların Kovid-19 salgını nedeniyle uzaktan olarak sürdürdükleri eğitimlerine okullarında devam etmesine karar verilince aylar sonra okullar yeniden öğrencilerle dolacak. Salgın sürecinde öğrencilerin ve velilerin yaşadıkları sorunlar ile ilgili açıklamalarda bulunan Uzman Psikolog Ezgi Yürük, okula başlama sürecinde kaygı duyan ailelerin çocuklarına yaklaşımlarının büyük önem taşıdığını belirterek, velilere dikkat etmeleri gereken noktalar konusunda tavsiyelerde bulundu.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, geçtiğimiz günlerde 2.3.4.8 ve 12. Sınıfların 12 Ekim 2020 Pazartesi günü yüz yüze eğitime geçiş yapacağını duyurmuştu. Uzun bir aradan sonra yeniden okula gitmenin heyecanını yaşayan çocuklarda en önemli konulardan birisi de Kovid-19 salgın sürecinde okula uyum ve psikolojik etkileri.
“Hevesle beklense de bir takım kaygılar oluşuyor”
Kaçırılan ve uzaktan eğitim ile yeri doldurulamayan en önemli olgulardan birisinin de okul kavramı olduğunu vurgulayan Uzman Psikolog Yürük; “Okullar akademik öğretim ve eğitimin yanında çocukların kişisel, sosyal ve duygusal gelişiminde; kısa ve uzun dönemli planlama yeteneklerinde; oyun ve fiziksel aktivite, yaratıcılık, grup içi dayanışma ve paylaşım gibi birçok konuda destek sağlamaktadır. Ancak her ne kadar okula dönüş hevesle beklense de okulların açılacak olması ailelerde ve çocuklarda bir takım kaygıların gelişmesine sebep olmuştur” dedi.
“Ailelerin dirençle karşılamaları gereken bir süreçteyiz”
Uzun tatillerden sonra okula başlamak her zaman stresliyken, evde geçen eğitim sürecinden ve kısıtlanan aktivitelerden sonra bu geçişin daha da zorlayıcı olacağının altını çizen Yürük; “Çocukların yeni dönem için, hele ki bildiğimiz okul kavramından farklı bir ortamla karşılaşacakları göz önünde bulundurulduğunda, hazır hissetmemeleri oldukça normal. Dolayısı ile okula başlama konusunda ailelerin dirençle karşılaşmaları gerekmektedir” dedi.
“Kaygı duyan veliler ne yapmalı?”
Okula başlama sürecinde kaygı duyan ailelerin çocuklarına yaklaşımlarının büyük önem taşıdığını belirten Yürük, velilere dikkat etmeleri gereken noktalar konusunda tavsiyelerde bulundu.
Öncelikle çocuklarının kaygılarını konuşmaktan kaçınmamaları ve aksine konuşmaya teşvik etmeleri gerektiğini söyleyen Yürük, velilerin kaygıları dindirmeye çalışmak yerine bunları hissetmesinin normal olduğunu ifade edip, aktif şekilde dinlemelerini önerdi.
Okula başlamadan önce çocuğu dışarıdaki hayata alıştırmak adına ufak adımlar atılabileceğini dile getiren Yürük; “Açık alanlarda arkadaşları ile buluşmasını sağlamak; markete beraber gitmeye başlamak gibi adımlar hem yeni düzene alışmasını sağlar hem de kaygılarının bir kısmını azaltabilir” dedi.
Virüsten korunmak için alınan önlemlerin tekrarlanması ve alışkanlık kazanması adına günlük rutinin bir parçası haline getirilmesi gerektiğini aktaran Yürük, okula dönüşün olumlu yanlarının bol bol konuşulması ve ailelerin kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaktan kaçınması gerektiğini vurguladı.
Duygu ifadesinde önemli yeri olan oyunların, okulun açılmasıyla birlikte kısıtlanmaması gerektiğine dikkat çeken Yürük; “Ancak tüm bunlara rağmen böylesi travmatik bir dönemden sonra okula geri dönmenin herkes için oldukça zorlayıcı olacağını, benzer kaygıları tüm ebeveyn ve çocukların farklı düzeylerde yaşadığını unutmamalıyız” dedi.
“Üzüntü, öfke, düşünce ve davranışlarımızı etkiledi”
Kovid-19 salgınıyla birlikte tüm toplumun alışık olmadığı ve benzerini tanımadığı bir sürece girdiğini söyleyen Uzman Psikolog Ezgi Yürük; “Yeni yaşam koşullarına uyum sağlamaya çalışırken, virüse yakalanma kaygısının yanı sıra gündelik hayata ilişkin çok sayıda belirsizliğin getirdiği birçok olumsuz duyguyla baş etmemiz gerekti. Bu dönem tehlikenin farklı biçimlerde var olduğu, tehlikede olma ile ilişkili duyguların zihnimizde egemen olduğu bir zaman dilimi oldu. Başlangıç döneminde geleceğe ilişkin kaygılarımız ön plandayken, zaman geçtikçe kaçırdıklarımız ve kaybettiklerimize ilişkin üzüntü, öfke, düşünce ve davranışlarımızı etkiledi” dedi.
Özlem Ceylan