'Ergene Trakya'nın can damarıdır'

CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan, 'Ergene Trakya'nın cam damarıdır. Ergene'de zehir değil,  hayat akmalıdır' dedi.

TAKİP ET

Uzunköprü'de Ergene konulu bir toplantı yapan ve Ergene Nehrinin Uzunköprü için çok önemli olduğunun altını çizen CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan, “ Bildiğiniz gibi Trakya'nın en can alıcı sorunlarının başında Ergene nehrindeki kirlilik gelmektedir. Uzunköprü ilçemizde bu sorunu en can yakıcı şekilde hisseden yerlerdendir. Trakya toprağı, tarımı, doğası korunacak, gelecek kuşaklara bırakılacaksa buna Ergene'den başlanacaktır. Ergene'yi temizlemeden Trakya için yapılacak her şey anlamsız kalır. Hepiniz biliyorsunuz ben daha milletvekili seçilmeden bu işe baş koydum. Her yerde konunun takibini yapıyorum. Milletvekili yemini ettiğim gün Ergene için araştırma önergesi verdim. Meclisteki ilk araştırma önergesidir. Neden Ergene? Çünkü Ergene Trakya'nın can damarıdır. Bu damardan ya geçmişteki gibi hayat akacak ya da şimdiki gibi zehir. Zehir akarsa hiçbirimizin bu topraklarda yaşamamız mümkün değildir. Bu bereketli topraklar sadece Trakya için değil bütün Türkiye için de çok önemlidir. Ergene Havzası dediğimiz ve 1 milyon 600 binden fazla insanımızın yaşadığı bu topraklarda Türkiye ayçiçeği üretiminin %61'i, pirinç üretiminin % %54'ü, buğday üretiminin % 12'si yapılmaktadır. Türkiye ölçeğinde küçük sayılabilecek bir toprak Türk tarımının can damarlarıdır. Bunun için buraya yapılan yatırımlar bir lütuf değil, ülkemiz için de hayati önemdedir. Bu kadar büyük bir üretimin, bereketin kaynağı olan 283 km'lik bir nehir neden bu duruma düşmüştür? 15 yıllık iktidar bu durumu neden uzun yıllar seyretmiş, çözümü ertelemiştir. Ergene şu an zehir akmaktadır. Bugün nehir 4. derecede kirli sudan bile daha kirli haldedir. Normalde 0,1-0,2 miligram olması gerek arsenik oranı 20,8 miligrama çıkmıştır. Nehir çevresinde yaşayan insanlarımız ağır metallere ve buna bağlı hastalıklara maruz kalmaktadır. Nehrin debisi deşarj edilen sular nedeniyle normalin altı katına çıkmıştır. Özellikle 90'lı yıllardan itibaren İstanbul'daki başta tekstil sanayisi olmak üzere sanayinin Çorlu Çerkezköy bölgelerine doğru taşınmasıyla sanayi atıkları ve artan evsel atıklarla Ergene öldü. Hepiniz benden iyi biliyorsunuz bırakın içinde canlı yaşamasını, özel kıyafetli dalgıçların bile giremediği etrafında sivrisineklerin bile yaşayamadığı bir yer; artık nehir diyemeyeceğimiz zehir haline geldi. 2 binden fazla sanayi tesisinin atığı Ergene'ye akmaktadır. Bu kirlilik sorunuyla ilgili TBMM'de 22. Dönemde bir araştırma komisyonu kurulmuş, 2003 yılında rapor yayınlanmış, aradan geçmiş 14 yıl ama nehir yerine zehir akmaya devam ediyor. İstenirse nehirler temizlenir. Dünyada bunun örnekleri çok sayıda var. Avrupa'ya baktığımızda Almanya'da Elbe, Fransa'da Seine gibi çok kirlenmiş nehirlerin bile temizlendiğini daha önce canlıların yaşamadığı sularda doğal hayatın tekrar zengin bir şekilde başladığını gördük. Yeter ki isteyin. Ülkemizde biliyorsunuz bu konu ağırlıklı olarak Orman ve Su işleri Bakanlığının görev alanı içinde, bir kısmı da Çevre ve Şehircilik Bakanlığının. Ergene'de de gecikmiş de olsa bir temizleme çalışması yürütülüyor ve bu çalışmayı Orman ve Su İşleri Bakanlığı yürütüyor. Ben Meclis konuşmalarımda olsun, diğer görüşmelerimizde olsun, sürekli Sayın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'na hatırlattığımdan artık Sayın Bakan benimle Ergeneyi, Keşan Mecidiye 'deki taş ocakları sorununu özdeşleştirmiş gibi. Mecidiye'de önemli bir yol aldık. Ergene'de de durmayacağız. Sayın Bakana sürekli hatırlatmakta yarar var çünkü 2014 yılında Ergene'de yüzeceğini söylemişti sonra unuttu.

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta Sayın Bakan Çorlu'ya, Ergenedeki kirliliği çözeceğini iddia ettikleri atıksu ve derin deşarj projelerini incelemeye gitti, biz de kendilerinin daveti üzerine yapılan çalışmaları inceledik.Bakanlık OSB'lerdeki arıtmalar ve derin deşarj sonrası Ergene'de kirlilik sorunun çözüleceğinde çok iddialı. Söyledikleri şu; arıtmalardan sonra sadece renk ve tuzluluk kalıyor, rengi ve tuzu arıtmanın maliyeti çok yüksek, zaten nehre normalinin çok üzerinde su girişi oluyor, bu tuzlu ve renkli suyu Marmara denizine derin deşarj ile verirsek Marmara denizine de sorun yaratmadan Ergene'deki kirlilik sorununu çözeriz. Bakanlık arıtma tesislerinin yanında tünel ve kanal yaparak tuz ve renk dışında arıtılmış olduğunu söylediği suyu Marmara Denizine derin deşarj ile verecek.2018 yılının 31 Temmuzunda Ergene'de suların %40'ını, 31 Aralık 2019 saat 16:59'da tamamı arıtılacak. Bu arıtmalardan sonra 2021 yılında Ergene'de canlı hayatı yeniden başlayacak. Tarımsal sulamada rahatlıkla kullanılacak, hayvanlar su içebilecek. Bu, Orman ve Su İşleri Bakanın sözü. Konunun uzmanlarının bir kısmı bu projeye şüphe ile bakıyor. Biz başarılı olmasını umarak, o tarihlerde iktidar olamayacak olsalar da, bu sefer söz verdikleri tarihte yüzmeye Ergene'ye şimdiden davet ediyoruz. Bir de belediyelerin arıtma sistemleri konusuna değinmek istiyorum. Bu bütçelerle, küçücük belediyelerin bu sistemleri yapması mümkün değil. Bunları yaptırmak hükümetin görevidir. Bakanlığa da belediyelerimiz bu paraları uzun vadeli olarak ödemektedir. Paralarını buralarda yaşayanlar vermektedir. CHP'li belediyelere laf diyeceklerine işleri yarım bırakan, kaçan, yanlış yapan yandaş müteahhitlerine baksınlar. Ergene'deki kirliliğin üçte biri evsel atık üçte ikisi sanayii kaynaklıdır. Söz verdiğim gibi Ergene konusunu her aşamasında takip ediyor, elimden gelenin fazlasıyla bir an önce çözülmesi için çalışıyorum. Bizim bu çabamızda destek olan, çözüm için katkı veren insanlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra da Ergene'yi her an gündemde tutmaya devam edeceğiz.” Dedi.

Hasan Boyacıoğlu

Bakmadan Geçme