Osmanlı mirası geleneksel yöntemler ile üretilmeye devam ediyor
Osmanlı'dan miras kalan mis meyve sabunları doğal yöntemler ile üretilmeye devam ediyor. Halk Eğitim Merkezinde Usta Öğretici Nilüfer Eren, evinin garajına kurduğu atölyede hem doğal yöntemler ile Osmanlı mirasını sürdürüyor, hem de eski gazeteleri geri dönüşüme kazandırarak meyve sabunları için sepet üretiyor.
Edirne'de, Osmanlı'dan günümüze ulaşan kokulu meyve sabunu imalatı yüzlerce ailenin geçim kaynağı olmaya devam ediyor. 17'nci yüzyıldan günümüze kadar süre gelen ve evlerde hamur kıvamına getirilen, misk, amber ve gül kokuları karıştırılmasının ardından meyve şekli verilerek yapılan sabunlar artık daha çok süs olarak kullanılıyor.
Yoğun emek gerektiren mis meyve sabunu birçok işlemden geçiyor. Sabuna şekil verdikten sonra 5- 6 kere daha işlenmesi gerekiyor. Mis meyve sabunu üretmek çok emek gerektiren, özveri isteyen bir iş fakat üreticiler yıllardır Osmanlı mirasını özenle üretmeye devam ediyor.
Atölyesinde özenle meyve şekillerini verdiği meyve sabunlarını daha sonra boyayarak askılarda kurumaya bırakıyor.
Geliştirilirse süs olarak değil daha etkin halde kullanılabileceğini belirten Halk Eğitim Merkezinde Usta Öğretici Nilüfer Eren, “Edirne için büyük bir gelir kapısı. Ben geldiğim zamanlarda ciddi bir para kazandırma etkisi vardı. Günümüzde biraz daha yok olmaya yüz tutuyor maalesef. Bunun için kendi adıma savaş veriyorum. Bunu nasıl daha yaygınlaştırabilirim? Evlere kadınlara iş olarak veriyorum. Bir usta kolay yetişmiyor. Bizim kursiyerlerimizi birkaç yılda yetiştirebiliyoruz bu sanat için. Sonuçta bin 700'lü yıllardan kalan bir sanat olduğunu biliyoruz. O dönemlerden kalan bir sanatı yaşatmanın insan ayrı bir gururunu yaşıyor. Daha da kullanılabilir bir hale getirme projelerim de var. Eğer sürdürülebilir bir hale getirilirse banyoda direk kullanılan bir sabun gelirse meyve sabunu, şuan sadece süs amaçlı, koku amaçlı kullanılıyor çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum.” Dedi.
“Çok kişiye ekmek kapısı oldu”
Mis meyve sabunlarına tamamen el yordamıyla şekil verilerek üretildiğini belirten Eren, “Şuan süs amaçlı ve koku amaçlı yaşatılıyor. Tamamen el yordamıyla el ile şekil veriliyor. Kursiyerlerimizden yetenekli olanları hemen değerlendiriyoruz onlara kapısı açacak şekilde. Benim çok zorlandığım bir alan olmadı dediğim gibi el yatkınlığım olduğu için ama el yatkınlığı olmayanlarda 1-2 yılda öğreniyor. Sabun hiçbir şekilde çöpe giden bir malzeme değil. Bazen hata oluyor mesela yapım ve üretim aşamasında biz onu sabun cilasıyla kullanabiliyoruz, tekrar rende makinasından geçirebiliyoruz. Hiçbir şekilde ziyan olmuyor.” Şeklinde konuştu.
Meyve sabunlarının konulduğu sepetlerin önceden Çin'den sipariş edildiği artık eski gazeteler geri dönüşüme kazandırılarak kendilerinin ürettiklerini belirten Eren, “Sepetlerini de Çin'den getirtiyorduk önceden. Artık Edirne'de gazeteden geri dönüşüm adı altında bir ekibimiz var. Onlardan yapmalarını rica ediyoruz renk renk sepetler içerisinde. Onlarda profesyonel şekilde üretimlerini yapıyorlar. Geçmişten gelen bir zanaatı aynı şekilde devam ettirmek gurur verici. Tek başına yapılacak bir iş değil ekip işi bu. Şekil vermesi var, rende aşaması var, yoğurması var kurutma aşaması, boyama aşaması, cila aşaması sepetlenmesi derken atölye ortamında 10-15 kişiyle çalışabilecek bir düzeneği var.” İfadelerine yer verdi.
Geçmişte hijyen ve dekor konusunda önemli rol oynayan meyve sabunu, Osmanlı saraylarının vazgeçilmez aksesuarı olmuş. Ayrıca dönemin padişahları tarafından yabancı devlet adamlarına gönderilen en önemli hediyeler arasında yerini almış.
Doğukan Vurgun