Sel oluşumu nasıl engellenebilir?
Son günlerde etkili olan yağışlar ile birlikte seller oluşmaya başladı. Selin oluşumu ve mücadele yöntemleri ile ilgili açıklamalarda bulunan Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, normal şartlarda 1 aydan uzun bir sürede yağacak yağışların, bazen çok kısa sürede meydana gelmesinin ani sağanaklara, sel ve taşkın olaylara neden olabileceğini aktardı.
Son yıllarda artan sel oluşumlarının ardında birçok neden yatıyor. Başlıca nedenleri arasında ise küresel ısınma, yanlış kentleşme ve hatalı mühendislik yer alıyor.
Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, konu ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Selin yağış, akış ilişkisine bağlı oluşan bir doğal olay olduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, "İklim kendi içerisinde bir değişim her zaman gösteriyor. Ama sanayi devrimiyle birlikte bu iklim üzerinde insanın atmosferi olan sera gazı emisyonunu arttırmaya yönelik baskısı dünyanın ısınmasını arttıran bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bu ısınmayla birlikte özellikle denizlerde buharlaşma artıyor. Deniz suyu sıcaklıkları artıyor. Dünya iklimini genel küresel iklim düzenini belirleyen en önemli unsur okyanuslar ve denizlerin sıcaklık davranışlarıdır. Bu davranıştan meydana gelen değişim atmosferdeki hidrolojik döngüyü etkiliyor. Normal şartlarda bir aydan uzun bir sürede yağacak yağışlar, bazen çok kısa sürede meydana gelebiliyor. Bu da ani sağanakların, ani sağanaklara bağlı olarak sel ve taşkınların oluşmasına neden oluyor" ifadelerine yer verdi.
"Beton ve asfalt zeminler suyun hızla akışa geçmesini sağlıyor"
Afetin doğal bir olay olduğunu ve bu doğal olayın insanın yaşam alanının dışında gerçekleşmesi halinde bunun meteorolojik olay olarak addedildiğini belirten Uludağ, “Örneğin yağışlar esnasında, yağışlar maksimuma ulaştığında taşkın veya sel veya akarsuyun akış maksimuma ulaşmaz. Bu belli bir süre sonra pik yapar. Biz buna ötelenme süresi diyoruz. Eğer bu bir kırsal ortamdaysa bu ötelenme sırası çok daha geç, akarsuyun pik seviyesi daha düşük seviyelerde gerçekleşir. Çünkü yer altına sızma, yatak içerisinde akış hızının yavaş olması, zeminin pürüzlülüğü gibi birçok faktör bu ötelenmeyi etkileyen en önemli süreç olarak karşımıza çıkar. Ancak kentsel yerleşmeler devreye girdiği zaman sızdırmazlık ortadan kalkınca, asfaltı da beton yapımı, dere yataklarını ıslah adı altında kanallara alınması düşen yağışın zemine sızmasını engeller. Düşen yağışın pürüzlülüğü ortadan kalktığı için zeminin hızla akışa geçmesini sağlar. Bunun gibi birçok parametre bu ötelenme süresini çok kısaltır. Bu durum da ani seller, taşkınlar ve bunun arkasından da üzücü olaylara neden olur" şeklinde açıklamada bulundu.
“Çocuklara doğa temelli eğitim verilmeli”
Çocuklara doğa temelli eğitim verilmesi gerektiğinin altını çizen Uludağ, yaşanılan coğrafyayı çok iyi tanıtmak ve buna bağlı olarak da sürdürülebilir kullanım ilkesini oluşturmak gerektiğini belirtti.
Kanalı büyütelim, dereyi ıslah edelim gibi geçici çözümler yerine kalıcı çözümlere odaklanmak gerektiğini aktaran Uludağ, İnsanın doğayı kullanmasında oluşan problemleri çözmede ise doğaya uyumlu nesiller yetiştirmenin büyük önem taşıdığını ifade etti.
“Dünyanın her yerinde aynı şekilde sel meydana gelmez”
Yağışın ortaya çıktığı esnada dünyanın her yerinde aynı şekilde sel meydana gelmeyeceğini vurgulayan Uludağ, “Trakya'nın Ergene Havzası'na biz antropojen step diyoruz. Yani bugünkü ortalama 600 milimetre yağış alan Trakya yarı nemli, yarı kurak kategorisinde bir bölge. Nemli değil. Fakat doğal olarak orman olması gereken bir bölge. Ama bizim bugün iklim sınıflandırmamız içerisinde insan tahribatının, ormanların yok edilmesinden dolayı aşırı tarım faaliyetlerinden dolayı biz artık buraya antropojen step diyoruz. Türkiye'de iklime bağlı olarak step diye tanımlayacağımız iki bölge var. Tuz Gölü ve çevresi ile Güneydoğu Anadolu'nun Suriye sınırı. Buralarda doğal olarak orman olması mümkün değil. Ağaç formasının olması mümkün değil. Ama onun dışındaki bütün bölgeler doğal süreçlere bırakılırsa orman olması gereken alanlar" ifadelerine yer verdi.
Doğukan Vurgun