'Anne babanın kaygıları çocuğa yansıyabilir'

Yeni eğitim-öğretim yılının açılmasıyla birlikte milyonlarca öğrenci ders başı yaparken, aralarında okula yeni başlayan minikler de yer alıyor. Okulun ilk günleri de çocuklar için oldukça önemli bir dönem. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dr. Uzmanı Ahmet Yıldırım, bu dönemde okula alışmakta zorluk çeken çocuklar ile bu sürece uyum sağlamaya çalışan velilere tavsiyelerde bulundu. Dr. Yıldırım 'Sürprizler, kaygının korkuya dönüşmesine neden olabilir. Buna izin vermeyin' dedi.

'Anne babanın kaygıları çocuğa yansıyabilir'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yeni eğitim-öğretim yılının açılmasıyla birlikte milyonlarca öğrenci ders başı yaparken, aralarında okula yeni başlayan minikler de yer alıyor. Okulun ilk günleri de çocuklar için oldukça önemli bir dönem. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dr. Uzmanı Ahmet Yıldırım, bu dönemde okula alışmakta zorluk çeken çocuklar ile bu sürece uyum sağlamaya çalışan velilere tavsiyelerde bulundu. Dr. Yıldırım; “Sürprizler, kaygının korkuya dönüşmesine neden olabilir. Buna izin vermeyin” dedi.

Çocukların okula uyum süreci ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Yıldırım, ailelerin okulda beklememeleri gerektiğini ve de çocuklarının ağlamasından etkilenerek onlara yansıtmamaları gerektiğini söyledi.

“Sabır, hoşgörü ve anlayış çok önemli”

Okulların açılmasıyla birlikte okul öncesi eğitim ve ilkokul birinci sınıfa başlayan minikler ve aileleri için yeni bir heyecanın başladığını söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Yıldırım; “Her anne baba için özel olan çocukları yeni bir sosyal çevre ile tanışacak, kaynaşacak ve yeni arkadaşlar edinecek. Bu süreçte elbette sıkıntılar olacak. Bu sıkıntıları zaman kaybetmeden çözmek ve olumsuzlukları miniğe hissettirmemek anne ve babaların görevidir. Bunun için veliler sabırlı, hoşgörülü ve anlayışlı davranmalı” dedi.

“Sürprizler kaygıyı korkuya dönüştürebilir”

Çocukları okula başlamadan önce mutlaka öğretmeniyle tanıştırılması gerektiğini belirten Dr. Yıldırım; “Tanıdığı bir yere ve kişiye gitmek çocuğu da veliyi de rahatlatır. Çocuğunuzun okulla ilgili kaygılarını dinleyin, duygularını paylaşın. Bir gün önceden, okul saatleri içinde okulda olmayacağınızı ama okul bitiminde onu gelip alabileceğinizi çocuğunuza uygun bir dille söyleyin. Sürprizler, kaygının korkuya dönüşmesine neden olabilir. Buna izin vermeyin. Öğretmenlere birlikte gidip kendi telefon numaranızı verin. Elbette anne-baba olarak hiç bir zaman ağlama, sızlanma durumlarına düşmeyin.” dedi.

“Bahçede diğer anne babalar ile sohbete dalmayın”

Kalabalığın, öğrencinin kaygısını ve korkusunu daha da arttırabileceğini ifade eden Dr. Yıldırım; “Bu kalabalığı oluşturanlar, onlar kadar kaygılı anne babalar, büyükanne büyükbabalar ve kardeşlerse, iş daha da zorlaşır. Bu yüzden mümkün olduğunca öğrencinin kalabalıktan çabuk çıkıp sınıfı ve öğretmeniyle bir arada olmasını sağlayın. Bahçede diğer anne babalar ile sohbete dalmayın. Arkadaşlarının be tepki verdiğini sorup gereksiz karşılaştırmalar yapmayın” ifadelerine yer verdi.

“Çocuğunuzun okulla ilgili sorularında dikkatli davranın!”

Öğrencinin okulla ilgili kuralları, yine okulda ve öğretmeninden öğrenmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Yıldırım; “Sizin kurallar hakkında çocuğunuza bilgi vermeniz, onu okuldan soğutabilir, hatta korkutabilir. Okulla ilgili sorduğu sorulara öğretmeninin cevap vereceğini ama bir sorun olursa sizin çözeceğinizi anlatın” dedi.

“Sınıflardan uzak bir bölümde bir süre bekleyebilirsiniz”

Okul-sınıf kavramlarının daha ilk günden oluşabilmesi için, velilere çocuğunu öğretmene teslim ettikten sonra, sınıflardan uzak bir bölümde bir süre beklemelerini tavsiye eden Dr. Yıldırım; “bundan miniğimizin haberinin olmaması gerekir. Bazen beklentiler tam olarak karşılanamaz. Kaygılı olduğunuz zamanlarda çocuğunuzun yanında yaptığınız eleştiriler onda olumsuz etkiler bırakır. Zamanla sizin memnuniyetiniz artsa da, çocuğunuz unutmaz. Yani okulla ilgili basit ve çözülebilir sorunları onun yanında dillendirmeyin, mutsuzluk ve memnuniyetsizlik ne yazık ki bulaşıcıdır ve kolay unutulmaz. Bütün gün çocuğunuzu takip etmeniz ve onun bu durumun farkında olması kaygınızı hafifletmez. Sadece miniğin korkusunu arttırır, konsantrasyonunu bozar. Okula olan adaptasyonunu zorlaştırır” açıklamasında bulundu.

“Roller çok net. Buna uyun”

Okula gelen öğrencinin, kendi eşyalarının sorumluluğunu ilk günden alabileceğini söyleyen Dr. Yıldırım; “Dolabını kendi yerleştirebilir. Dolaplarına ve eşyalarının yerleştirilmesine yapılan her müdahale, sorumluluğu bir başkasına yıkmak için verilen fırsattan başka bir şey değildir. Sosyal varlık olma yolunda önemli bir adım atarken, çocuğunuzun bir birey olduğunu unutmayın. Onun için kaygı duymanız çok doğal ama onun yerine kaygı duymak, onun yerine bu adımı atmak, sizi onun yerine yaşamak gibi bir hataya sürükler. Öğrenci olan o. Veli olan sizsiniz. Eğitimci olan ise öğretmendir. Roller çok net. Buna uyun” dedi.

“Asla cezalandırmayın”

Okula yeni başlayan çocuklarda görülen okul korkusunun genellikle anneden ayrı kalma korkusuyla ilgili olduğunu dile getiren Dr. Yıldırım; “Annenin yokluğunda kendisine ve annesine zarar geleceği endişesi yaşayan çocuğu ‘okula gitmek istemiyor’ diye cezalandırmayın; küçük düşürücü sözlerle aşağılamayın. Anneden ayrı kalma korkusu ile oluşan belirtileri şımarıklık, ilgi çekme arzusu ya da sizi kızdırmak için yapılan davranışlar gibi yanlış yorumlamaktan kaçının” dedi.

“Ödevleriyle ilgilenin”

 Büyüklerin, çocuklarının ev ödevleriyle ilgilenmesinin onların çalışma isteğini arttıracağını belirten Dr. Yıldırım; “Anne ya da babasıyla birlikte sorunların üstesinden gelmek hoşlarına gider. Veli, ev ödevini yapan çocuğa bir çeşit yol gösterici gibi davranmalı. Çocuk ödevlerini kendisi yapmalı. Çocuk ev ödevlerini yaparken sorunlarla karşılaşınca ona çözüm yolları göstermek, ev ödevlerini kontrol edip yanlışlarını saptamak ve bunları düzeltmenin yöntemlerini anlatmak doğru olur” açıklamasına yer verdi.

                “Yarım saatten fazlası zarar”

Ayrıca okul dönemi öncesi artan teknoloji bağımlılığına müdahalenin okulun ilk günü değil bir iki haftaya yayılarak yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Yıldırım; “İlkokul ve anaokuluna yeni başlayan bir miniğin mümkünse yarım saatten fazla ekran maruziyeti kabul görmemelidir. Dikkat dağınıklığı, tek taraflı algı bozukluğu, anksiyete artışı gibi kanıtlanmış sonuçlar doğuran bir bağımlılığın miniğimizin gelişim evrelerine müdahil olmasına izin vermememiz gerekir” dedi.

Çocukların okula uyum sürecinde en büyük görevin anne ve babalara düştüğünü belirten Dr. Yıldırım, Yeni yılın öğrenci, öğretmen ve tüm anne babalara hayırlı olmasını diledi.

Özlem Ceylan