Çocuklar Risk Altında
Diyetisyen Barış Can Gülüm, Türkiye'nin obez olma oranlarına bakıldığında Avrupa'da birinci dünya genelinde ise 27'nci sırada olduğunu söyledi. Diyetisyen Gülüm, anne ve babası obezite olan çocukların obeziteye yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu belirtti.
Çocuğun anne ve babasında kilo problemi varsa çocuğun obez olma ihtimali daha da yüksek olduğunu söyleyen Gülüm, kalıtsal faktörlerin yanı sıra ailenin beslenme tarzının ve spor yapmamak gibi sebeplere de bağlı olabileceğini dile getirdi.
“Kronik Bir Hastalık”
Obezitenin ciddi hormon bozukluklarına sebep olan bir hastalık olduğunu ifade eden Gülüm, “Obezite besinden bağlanan enerjinin harcanandan fazla olmasından dolayı yağ kütlesinin vücudun geri kalan kütlesine göre fazla olmasıdır. Sadece fazla olmasından değil enerji sağlamasından ziyade bu yağ kütlesi hormonları da etkilemektedir. Hormonları etkilediği için ciddi hormon bozukluklarına yol açmaktadır. Obezite sadece yağ fazlalığı değil kronik bir hastalıktır. Sadece şişmanlık ya da kilolu olma durumu değil direk bir hastalık olarak geçmektedir. “ dedi.
“Sebebi Genetik Ya da Yanlış Beslenme”
Gülüm, obez olma durumunun iki sebebi olduğunu bunun birincisinin genetik ikincisinin ise annenin hamilelikte yanlış beslenmesi olduğunu belirtti.
Anne ve babanın bilinçli olmasının çok önemli olduğunu söyleyen Gülüm: “Öncesinde yanlış beslenirse, hamilelikte yanlış beslenirse veya çocuk doğduktan sonra çocuğu yanlış beslerse yanlış mamalarla veya ek gıdaları yanlış verirse ondan dolayı da çocuğun obez olma ihtimali var. Bu yağın biriktiği hücrelerin sayısı çocukluk döneminde artıyor sonrasında duruyor ve hacimleri artıyor. Sayıları ne kadar az tutarsak o kadar kontrol altında tutabiliriz. Hücrelerin sayısı artarsa hacimleri artar ve önüne geçilemez hale gelir. Çocuk çağında obeziteye yakalanan birinin zaten ileriki yaşamında %90a yakın bir oranla obez olma riski var. Bu durumda anne ve babanın bilinçlenmesi lazım. Anne kilolu ise çocuk kilolu doğacak diye bir şey yok. Hamilelik döneminde doğru beslenirse sağlıklı ideal kilo aralığında da doğabilir. Anne sürekli yerse yemeğe devam ederse aldığı kalori harcadığından fazla olursa bu çocuğa da yansır. O zaman tabi ki bir diyet programı ile ilerlemesi gerekir. “ diye konuştu.
“Egzersiz Mutlaka Yapılmalı”
Az hareket eden, çok TV izleyen, bilgisayar oyunlarını çok oynayan çocukların obeziteye daha yatkın olduğunu dile getiren Gülüm, “Çocuklarda egzersiz kısmı önemli. Eskiden çocuklar parklarda dışarıda oynuyordu fakat bu dönemde çocuklar evde, bilgisayar başındalar. Çocukları egzersize ve spora yönlendirmemiz lazım. Çocuklar bol yağlı, şekerli, işlenmiş gıdalar verilmemesi gerekmektedir. Çikolata, şeker ödül olarak verilmemelidir. Tadına alıştıklarında devamını isteyebilirler. Tatlı ihtiyacı için daha sağlıklı alternatifler verilmelidir. Meyveler, şekersiz fıstık ezmeleri, keçi boynuzu ezmeleri bunların hepsi şeker. Çocuk ileriki yaşamında canı tatlı istediğinde bir çikolata yedikten sonra kendisini durdurabilir. Çocuk sağlıklı doğdu, sağlıklı büyüdü, sağlıklı beslendi ise obeziteye yakalanma riski düşüktür. Fizyolojik etmenler dışında, beslenme dışında psikolojik etmenlerde var. Aile yaşantısı önemli, okul arkadaşları önemli, ders başarısı önemli bunlardaki bir bozukluk çocuğu yemeye yönlendirebilir. Bundan dolayı da obezite gelişebilir. Lise çağında daha çok gördüğümüz sınav dönemlerinde inanılmaz fazla tatlı yemeye veriyorlar. Enerji kaynağı olarak çikolatayı görüyorlar. Sınav dönemleri en çok bozulan dönemdir.”
Gülüm, obezitenin ileriki yaşlarda başta diyabet olmak üzere hormon bozuklukları, özellikle kız çocuklarının ileriki yaşamlarında yetişkinlik dönemlerinde kadınsal hastalıklara yakalanma oranları ve doğurganlığın düşmesi gibi ciddi rahatsızlıklara sebep olacağını söyledi. Diyetisyen Gülüm, ayrıca okullarda sağlıklı beslenmenin ders olarak verilmesinin çok yararlı olabileceğini de sözlerine ekledi.
İpek Deniz