Edirne Kırmızısı Daha Hızlı Elde Edilecek
Edirne ya da Türk Kırmızısı olarak bilinen dünyaca ünlü kök boya bitkisinin daha hızlı yetiştirilmesi için çalışma başlatıldı. Trakya Üniversitesinde yapılan çalışma ile bitki hem daha sağlıklı hem de normalden 2 kat daha hızlı yetiştirildi. Çalışmanın diğer kök bitkilerde de kullanılması bekleniyor.
Edirne ya da Türk kırmızısı renginin ham maddesini sağlayan bitki 2 kat hızlı üretildi. Rengin elde edildiği kök hücreler klonlandı, daha hızlı büyür hale geldi.
- Klonal hızlı fide çoğaltma yapılıyor
Osmanlı’da Edirne'de üretilen ve formülü sanayi casusluğuyla Avrupa’ya kaçırılan Edirne kırmızısının kent kimliğine kazandırılması amacıyla başlatılan çalışmalar sürüyor.
Efsane rengin ham maddesi olan bitki Edirne’de yetiştirilmeye başlandı. Doğal kökboyanın ham maddesi olan bitkinin tohumdan yetiştirilmesi yaklaşık 3 yılı buluyor.
Ancak boyanın yaygınlaşıp ticarileşmesi için üreticiler yetiştirme sürecinin hızlanmasını istiyor.
Bu nedenle Trakya Üniversitesinde "Edirne Kırmızısı bitkisinde klonal hızlı fide çoğaltma" projesi başlatıldı.
- Çalışma diğer kök bitkilerin yetişmesi için de kullanılacak
Rubio bitkisi laboratuvar ortamında tek tohumdan yüzlerce fide haline getiriliyor. Biyoteknolojik olarak laboratuvarda geliştirilen fidelerin üretim hızını iki kat arttırması öngörülüyor.
Laboratuvarda en sağlıklı ve boyar madde yükü en yüksek genotipi olan kök bitki seçiliyor. Ardından bitki topraktan alacağı tüm besinlerin olduğu ortamlara alınıp büyütülüyor.
Çalışma diğer kök bitkilerin yetişmesi için de kullanılacak.
Proje sorumlusu Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Hasançebi, son dönemde doğal boyalara rağbetin arttığını söyledi.
Hasançebi, bunun nedeninin kimyasal boyaların çeşitli sorunlara sebebiyet vermesi olduğunu aktardı.
“Üretim sürecini üç yıldan bir yıla düşürmeyi hedefliyoruz”
Rubia tinctorumun Edirne kırmızısı renginin elde edilmesi için önemli bir kök boya bitkisi olduğunu vurgulayan Hasançebi, "Zamanında bitkinin ekim alanları çok genişken, kimyasal boyların yaygınlaşmasıyla azalmış. Yeniden bu rengi hayata geçirmek istediğimizde bu bitkinin tarımını aktif hale getirmemiz lazım. Burada bazı kritik süreçler var, tohumdan yetiştirmeye kalktığımızda üç yıl gibi bir süre alıyor. Ayrıca her tohumunda aynı kalitede bitki oluşturmaması gibi durumlar var. Tohumluk üretimi ve ürün elde edilmesi sürecinin uzun zaman almasının çiftçileri rubia tinctorumu yetiştirmekten uzaklaştırdığını biliyoruz. Bitkiler doku kültürüyle laboratuvar ortamında üretiliyor. Fide üretim sürecinde bizim yaptığımız proje sayesinde üreticilere hızlı fide üretimi sağlanıyor. Üreticilerin tohumdan yetiştirmekle hiç uğraşmadan doğrudan fide alarak ekime başlanmasını ve üretim sürecini üç yıldan bir yıla düşürmeyi hedefliyoruz. Bu süre biraz uzayabilir ama en azından her ektiği fidenin kaliteli olmasını ve karşılığını alabilmesini sağlamak. Bitkileri doku kültürüyle laboratuvar ortamında üretebiliyoruz. Tek bir bitkiden doku kültürü yoluyla hızlı çoğaltım yapıyoruz. Kısa sürede onlarca bitki elde etmek mümkün. Önce bir bitki büyütülüyor, yeterli büyüklüğe geldikten sonra onu parçalara ayırıp her birini yeni bir fide olarak yetiştiriyoruz. Gerekli iklimlendirme ve uygun beslenme ortamını sağlıyoruz. Uygun büyüklüğe gelince her birini toprakla buluşturmak üzere üreticilere vermeyi planlıyoruz. Amacımız bir yıl içerisinde 1000 bitkiye kadar çıkabilmek. Eğer bu çalışmayı başarıyla sürdürürsek bu bitkinin üretimindeki başlangıç materyalini tohum değil fide olarak sağlayıp üretim sürecini kısaltmış olacağız." Dedi.
Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Doktora Öğrencisi İlayda Küçük de fideleri laboratuvar ortamında ürettiklerini anlattı ve şunları kaydetti:
"3 tohumla başladığımız bitki yetiştirme çalışmasında önemli bir aşamaya gelindi. Yetişen bitkileri çoğaltma yöntemiyle sayıyı artırıyoruz."