Kadına yönelik şiddetle mücadele paneli düzenlendi

Trakya Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından kadına yönelik şiddetle mücadele paneli düzenlendi. Düzenlenen panelde kadına yönelik şiddetle mücadele konusu farklı alanlarda ele alındı.

Kadına yönelik şiddetle mücadele paneli düzenlendi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Fehmi Yıldız Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte "Hukuk gözüyle kadına şiddet" konulu konuşmayı Avukat Özge Hazır, "Kadının güçlendirilmesi sürecinde bağımsız yaşam becerileri eğitimi" konulu konuşmayı Dr. Öğretim Üyesi Sinem Salar yaptı. Doç. Dr. Cemile Arıkoğlu Ündücü ise "TBMM'de kadına yönelik şiddetle mücadelenin tarihi” konulu konuşma gerçekleştirdi.

Düzenlenen panelde Edirne Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Özge Hazır, "Hukuk gözüyle kadına şiddet" konusunu ele aldı.

“Öldürülen kadın sayısı her geçen gün artıyor”

Türkiye’de şiddete maruz kalıp öldürülen kadınların rakamsal verilerinden bahseden Av. Özge Hazır, 2016 yılında 284, 2017’da 347, 2018’de 399,2019’da ise kısa süre önce 371 olan sayının bugün 383 olduğunu söyledi.

“Psikolojik şiddetin önemini anlattı”

Kadınları her türlü çaresiz hissettiren davranışın ölüme sürüklediğini belirten Hazır; “Sen bakımsızsın, üzerindeki kıyafet sana hiç yakışmamış gibi kelimeler psikolojik şiddettir. Avukatlar olarak kadın hakları ihlali insan hakları ihlalidir bu çerçevede değerlendirilmelidir görüşünü savunduk. Bu sene Türkiye Barolar Birliği 25 Kasım’da yaptığı açıklamasında bu cümleyi kullandı. Sorunumuz evrensel olduğu için buna çok daha geniş kapsamlı çözüm aramak zorundayız. Stolking denilen bir kavram var. Israrlı takip bu kavramın üstündedir. Yani fiziksel takip, gözetlemek, takip etmek, özel alanlarına girmeye çalışmak gibi. Ya da uzaktan erişim sağlayacak bir programı telefona yükleyerek kişini özel hayatına ilişkin fotoğraflara ve bilgilere ulaşmak gibi. Ya da telefonla sürekli rahatsız etmek gibi. Bunun hayatı çekilmez hale getirir nitelikte olması ve süreklilik sağlaması gerekiyor. Bunlar varsa artık suç oluştuğunu söylememiz mümkün oluyor” açıklamasında bulundu.

“Şiddet gören kadınların çifte dezavantajlı”

Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sinem Salar, ‘Kadının Güçlendirilmesi Sürecinde Bağımsız Yaşam Becerileri’ konusunu ele aldı.

Şiddet gören kadınların çifte dezavantajlı olduğuna dikkat çeken Sinem Salar; “kadın olduğunuzda eğitime daha zor ulaşıyor olmak, iş hayatına daha zor ulaşabilmek, sosyal ağlara daha zor ulaşabilmek demektir. Bunlar şiddet için risk faktörüdür. Kadına yönelik şiddet kişilerin günlük yaşamdaki aktivitelerine yeterli, sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmelerini önlüyor. Şiddetin çok çeşitliliği vardır. Kadınlar yapmak istediklerini yapamıyorlar. Bununla ilgili beceri gelişimleri de etkileniyor. Özellikle sığınma evinde kalan kadınlarda aktiviteler ile ilgili sıkıntılar doğabiliyor” ifadelerine yer verdi.

Trakya Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Cemile Arıkoğlu Ündücü TBMM'de kadına yönelik şiddetle mücadelenin tarihi konusunu ele aldı.

Doç. Dr. Cemile Arıkoğlu Ündücü yaptığı konuşmasında; “1980 sonrası küreselleşen dünyada ulusal ve uluslararası düzeyde görülen terör hareketleri ile toplumun en temel birimi olan aile içinde, zayıf olana şiddeti -yani kadına ve çocuğa-; bireyin özünde, ilişkilerini çatışma zemini üzerinden ürettiğini göstermektedir. Özellikle insanlığın bilgi ve iletişim teknolojisindeki muazzam ilerleyişine karşılık, bireyin kendi içindeki bu gerilim durumu bir çelişkidir. Bu sorunun analizi ve çözümü, siyasal karar alma mekanizmaları ve karar alıcılarından bağımsız değildir” dedi.

Şiddetin eğitim ve kültür seviyesi aramadığını belirten Doç. Dr. Ündücü; “insanlar arasındaki ilişkilerde ayrım yapmıyoruz. Cinsiyet eğilimleri arasında sevgi-saygı gibi kavramlar yerine birbirinden intikam alma, öfke duygularını açığa çıkarma gibi bir takım şeyler yaşam tarzının içine dönüşüyor” dedi.

Kadına şiddetin temeli

Tarihi sürece göz atıldığında kadının egemen olduğu “anaerkil” dönem, her türlü üretimin kadın kontrolünde olduğu ilk çağları ifade etmekte olduğunu belirten Doç. Dr. Ündücü; “Bu dönemde ip, sepet yapımı, dokuma, toprak kap üretimi, ateş yakma ve yemek pişirme ile balık tutma, tarak - kaşık - madeni eşya - boncuk yapımı gibi uğraşlar kadınların tekelindedir. Bunlara ek olarak anaerkil dönemde, ilk hekimlik Uygulamalarına ve tedavi amaçlı şifalı ot kullanımlarına rastlanılmaktadır. Tıp alanı kadınlara aittir” ifadelerine yer verdi.

Özlem Ceylan