Karın İçi Kanserlerin Tedavisinde PIPAC Dönemi

Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, basınçlı sıcak kemoterapi uygulaması PIPAC hakkında bilgi verdi.

Karın İçi Kanserlerin Tedavisinde PIPAC Dönemi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Karın İçi Kanserlerin Tedavisinde PIPAC Dönemi

Prof. Dr. Erhun Eyüboğlu, basınçlı sıcak kemoterapi uygulaması PIPAC hakkında bilgi verdi.

Karın zarı kanserlerinin tedavisinde uygulanan cerrahi yöntem sayesinde karın içine basınçlı aeresol kemoterapi uygulaması ile elde edilen başarı hastalara umut oluyor. Sıcak kemoterapi uygulanan karın içi kanserlerde, vücudun doğal kıvrımlarına ilacın ulaşamama sorununa son veren PIPAC yani basınçlı sıcak kemoterapi uygulaması, ideal hasta grubunda tümörün kontrol altına alınmasına ve yaşam süresinin uzamasına yardımcı oluyor.

Karın duvarını tamamen saran, aynı zamanda karın içi organların üzerini örten “periton tabakası”, bu bölgenin olmazsa olmazlarının başında yer almaktadır. Sıklıkla kansere rastlanan karın içinde görülen hastalıklar ise peritonun kendi kanseri olan pseudomixoma peritonei, apandisit, kalın bağırsak ve rektum, yumurtalık, pankreas ve mide kanserleri olarak sıralanmaktadır. Belli bir süre sonra mevcut kanserin ilerlemesiyle, bu hastalıklara bağlı kanserli hücreler bulunduğu ortamda komşuluk yolu, karın boşluğuna dökülme, kan veya lenf yoluyla metastaz yapabilmektedir. Gelinen son noktada da bütün karın içi organları yaygın olarak tutan bir hastalık ortaya çıkmaktadır. Karın içinde asit olarak tanımlanan sıvının toplandığı durumda, hastanın herhangi bir tedaviden fayda göremez hale geldiğini gösteren bir tablodan bahsedilmektedir. İleri kanser vakaları grubu bunlardan oluşmaktadır. Bu gibi durumlarda, hastaya sistemik kemoterapi olarak tanımlanan, damar yolundan kemoterapi verilmektedir. Bazen radyoterapi de uygulanır ama bazen kemoterapi belli bir noktadan öteye gitmemektedir. İlaç peritona kadar gelir ama içine nüfuz edemez çünkü kendi damarı olmayan bu zar, diffüzyon yoluyla beslenmektedir. Dolayısıyla peritondaki saçılmalar tedaviyle ortadan kaldırılmaktadır. Tümör adeta bir avuç bulgurun serpilmesine benzer şekilde yayılım göstermektedir.

Tümörü metastaz yapan hastalarda yapılan peritonektomi ve sitoredüktif cerrahi, redüksiyonu azaltmak anlamına gelmektedir. Bu tedavinin uygulanacağı hasta grubu seçilirken, belirli kriterler göz önünde tutulmaktadır. Örneğin, kalın bağırsak kanseri olan bir hastanın tümör yayılımı karaciğere ulaşmasa da peritona yaygın olarak dağılım söz konusu olabilmektedir. Bu hastaların tedavisinde periton zarı tamamen soyulup çıkarılmaktadır. Cerrah, ulaşılabilen tüm tümörleri cerrahi yolla veya koterizasyonla yok eder. Yapılan temizliğin ardından, direkt olarak direnlerle 43 dereceye kadar ısıtılmış kanseri yok edici kemoterapik ilaçlar karın içine verilir. Halk arasında sıcak kemoterapi olarak bilinen Hipec adlı bu uygulama, ortalama 60-90 dakika sürmektedir. Hastada geniş bir kesi açıldığı için ortalama üç-beş gün hastanede kalması gerekir. Ancak vücutta birçok kıvrımlı bölge olduğundan, bazen verilen ilaç her yere nüfuz edemeyebilir.

PIPAC yönteminde yani basınçlı sıcak kemoterapide ise kemoterapi ilaçları yine benzer şekilde karın içine verilir ama bu kez dozları 1/10 düzeyinde olur. Peritoneal metastazların kontrolü amaçlı sistemik kemoterapide hastaya damardan 10 gram ilaç veriliyorsa, PIPAC’te 1 gram ilaçla benzer başarı elde edebili. Bu sayede hem hastanın sağlıklı hücreleri üzerinde kanser öldürücü ilaçların sitotoksik etkisi azaltılır, hem de üst düzeyde etkinlik sağlanır.

Laparoskopik yolla yapılan bu tedavide biri 1 cm, diğeri 0,5 cm’lik iki kesiden karın içine girilmektedir. Verilecek ilaç, tümörün kaynaklandığı organın türüne göre seçilir. Karın içine giren trokarlardan, kalem benzeri bir aparatla verilen yüksek basınçlı ısıtılmış kemoterapik ilaç her tarafa yayılır. Bu yöntemle, Hipec yöntemindeki durumun aksine tüm alanlara ulaşılabilir. İlacın uygulanış şeklindeki bu değişiklikle hastanın kazanımı artmaktadır. İşlem sırasında belli yerlere nirengi noktası olacak işaretler koyulur, böylece gerekli hallerde altı hafta sonra tedavi tekrarlanabilir. PIPAC’in, Hipec’ten ayrıldığı bir başka nokta da budur. Gerekli hallerde altı hafta sonra tekrarlanabilen bu tedavi yedi-sekiz hatta 10 kereye kadar yapılabilmektedir. Tedavinin üçüncü ya da dördüncü uygulanışında işaret koyulan noktalarda tümörün neredeyse tamamına yakınının kaybolduğu görülebilmektedir. Bu tedavi uygun vakalarda, başka bir tedaviden fayda göremeyeceği düşünülen kişilerde hayat konforunu düzeltmeye, karın sıvısının toplanmasına bağlı olarak oluşan akciğer baskısı, nefes darlıkları ve bunun kişiye getirdiği birçok yan etkinin ortadan kalkmasına yardımcı olur. Ayrıca basıncın azalmasıyla hastanın karın içindeki kanın dolaşmasına bağlı olarak kalp çalışması düzelir, sindirim sistemi daha rahat çalışır ve tümör kontrol edilebilir hale gelir. Hastanın sağkalım süresi de uzatılabilir. Bir-iki aylık yaşam beklentisi bazen 10 katına çıkarılabilmektedir. Ama bunun için hastanın genel sağlık durumu, hücre yapısı, tümörün tipi ile genetik yapısı büyük önem taşımaktadır.

Hipec ve sitoredüktif cerrahi uygulanan hastaların ortalama 7-10 gün hastanede kalması gerekirken, PIPAC uygulanan kişilerin taburculuğu bir gün içinde yapılabilmektedir. Yapılan takiplerde hastalar bu tedaviden büyük fayda görmektedir. Hasta tedaviden olumlu sonuç alırsa, altı hafta sonra uygulama tekrarlanabilir. Bu özelliğiyle önemli bir avantaj sağlamaktadır. Böylece herhangi bir şey yapılamayacak denilen hastalara umut doğmaktadır. PIPAC yöntemiyle hastanın sağkalım süresi uzatılabilmektedir. Bir-iki aylık yaşam beklentisi bazı durumlarda 10 katına kadar çıkarılabilmektedir. Ancak bunun için hastanın genel sağlık durumu, hücre yapısı, tümörün tipi ile genetik yapısı büyük önem taşımaktadır.

Haber Merkezi