'Kitaplardaki ile yaşanan Edirne arasında fark vardır'
Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen Edirne konferanslarının 1'incisi gerçekleştirildi. T.Ü. Merkez Kütüphanesi Recep Zogo Konferans Salonu'nda düzenlenen konferansa Diş Tabibi Tekin Sayınbaş, ‘dünden bugüne yaşadığım Edirne'den kesitler' konusu ile konuşmacı olarak katıldı. Sayınbaş, kitaplardaki Edirne ile yaşanan arasındaki farkı ancak ömrünü bu diyarda geçirenlerin hissedebileceğini vurguladı.
Trakya Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen Edirne konferanslarının 1’incisi gerçekleştirildi. T.Ü. Merkez Kütüphanesi Recep Zogo Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa Diş Tabibi Tekin Sayınbaş, ‘dünden bugüne yaşadığım Edirne’den kesitler’ konusu ile konuşmacı olarak katıldı. Sayınbaş, kitaplardaki Edirne ile yaşanan arasındaki farkı ancak ömrünü bu diyarda geçirenlerin hissedebileceğini vurguladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program konuşmalar ile devam etti. Açılış konuşmasını Merkez Kütüphane Müdürü Doçent Doktor Nurten Çetin yaptı. Ardından Diş Tabibi Tekin Sayınbaş, ‘dünden bugüne yaşadığım Edirne’den kesitler’ konusu ile ilgili sunum yaptı.
Çalışmayı "hayat iksiri" olarak benimsemiş Sayınbaş, "Yaşamak için çalışıyorum. Kendim emekliyim. Ben bedenen ve fikren çalışan birisiyim. Rahmetli bir hocam derdi ki 'İşçi eliyle çalışır, usta eli ve kafasıyla çalışır, sanatkâr eli kafası ve kalbiyle çalışır.' Ben bir sanatkârım, elim, kafam ve kalbimle çalışıyorum. Eğer çalışmazsam ölürüm. Çalışmak benim hayat iksirim." Dedi.
“Özlemle anarak geçmişe dönersiniz”
Kitaplardaki Edirne ile yaşanan Edirne arasındaki farkı ancak ömrünü bu diyarda geçirenlerin hissedebileceğini belirten Sayınbaş; “Dile getirmek istediğim yaşam bundan 70 yıl öncesini kapsar. Çevreyle bağlantılı yollar yetersiz, ulaşım araçları kısıtlıdır. At ve öküz arabasıyla ihtiyaçları için kente gelenler geceyi alçak gönüllü hanlarda geçirirlerdi. Soğuk karanlık kış geceleri geçmez bilmezdi. O yıllarda Edirne İstanbul ara trenle 12 saat, otobüsle 8 saat sürerdi. İstanbul gazeteleri Edirne’ye akşam saatlerinde ulaşırdı. Kış geceleri sıcak sobanın başında uyuklarken, gazeteci Ali beyin sesi, paslaşan mahalle bekçilerinin düdükleri. İlkokul öğrencisiydim. Mahallemizde 7-8 adet radyo vardı. Radyo sahihleri komşular dinlesin diye olmalı, haber saatlerinde radyonun sesini yükseltirlerdi. Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atıldığını manasını tam olarak çözmesem de; Japonların kayıtsız şartsız teslim olduklarını okul çağında radyo sesinden duymuştum. Radyo tek kanaldı cızırtılıda olsa bizim için erişilmez bir nimet, dünyaya açılan penceremizdi. O günler geride kaldı. Eğer bir gün yolunuz düşerse aziz Edirne’ye, özlemle anarak geçmişe dönersiniz” ifadelerine yer verdi.
Düzenlenen konferansa Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Ertuğrul Tanrıkulu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, Trakya Üniversitesi Rektör Yardımcısı Ahmet Hamdi Zafer, öğrenciler, öğretim görevlileri ve Edirne sevdalıları katıldı.
Özlem Ceylan-Hatice Nur Aktaş