Selimiye'nin Dayanıklılık Sırrı Ortaya Çıktı
Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği Selimiye Camii'nin minareleri de dâhil olmak üzere, statik yönden aradan geçen bunca yüz yıla rağmen son derece sağlam olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlandı. Caminin depreme dayanıklılığı ile ilgili açıklamada bulunan Edirne'de Sinan ve Selimiye Camii Vakfı Genel Müdürü Mimar Mehmet Ali Esmer, kuyu ve sarnıç boşluklarının büyük deprem dalgalarını önlediğini söyledi.
Mimar Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camii'ni deprem dalgalarından koruyan 3 sarnıç ve 2 kuyu üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen sapa sağlam duruyor. Selimiye Camii'nin önümüzdeki 500 yılda gerçekleşme ihtimali olan depremleri atlatabilecek statik donanıma sahip olması da yapıda kullanılan malzeme ve işçiliğin kalitesini gözler önüne seriyor.
Mimar Sinan’ı ve onun eserlerini en iyi şekilde tanıtmak, onun yolunu izleyecek bilinci yeni gelen nesle tanıtmayı amaçladıklarını söyleyen Edirne’de Sinan ve Selimiye Camii Vakfı Genel Müdürü Mimar Mehmet Ali Esmer, Selimiye Camii'nin depreme dayanıklılığı konusunda açıklamalarda bulundu.
Caminin kendinden önce yapılan yapılar gibi depreme dayanıklı olduğunu söyleyen Sinan ve Selimiye Camii Vakfı Genel Müdürü Esmer, Anadolu ve Mezopotamya’ da iç içe yaşayan insanların ona göre tedbir aldığını ve ayakta kalmayı başardığını ifade etti.
"Selimiye’nin minareleri kubbeleriyle altın oran nispetinde"
Temelden binanın gövdesine kadar uzanan işlemlerin silsileyle olduğunu aktaran Esmer, "Başta ortostat döşeme denilen bir döşeme tekniği geliştirmişler. Kayaç taşları koyarak üzerine büyük ağır bloklar yığarak onun üzerine yapıyı inşa etmişler. O kayaç taşları izolatör vazifesi görüyor. Bunun haricinde statik hesaplarını çok iyi yaparak yapının ağırlık merkezinde sürekli ortada toplayarak altın oranı kullanıp ona göre bir dağılım yapmışlar. Bu altın oranı Selimiye Camii’nin minarelerinde görebiliriz. Selimiye’nin minareleri kubbeleriyle altın oran nispetinde yüksekliklerinin birbiriyle orantısı var. Yukarı doğru minarelerin çeperinin inceldiğini görürüz. Bu da minarelerin ağırlık merkezini ortada toplamakta ve depreme daha dayanıklı hale getirmektedir" ifadelerine yer verdi.
"Selimiye'nin inşasında yerel midye taşı kullanılmıştır"
En önemli unsurun depreme dayanıklılığı sağlayan yapı malzemesi olduğuna değinen Mimar Esmer, doğru malzemenin yanında doğru kullanımın da büyük öneme sahip olduğunu belirtti.
Selimiye'de kullanılan taşların bu yörenin çok yakın köylerinden çıkartılan yerel midye taşı olduğunu söyleyen Esmer, buraya başka bir yöreden taş getirilmiş olsaydı taşların bu coğrafyaya uyum sağlayamamasına bağlı çabuk çürüme ve yapıda deformasyonla ilişkili depreme dayanıklılığı da azaltacağına dikkat çekti.
"Bu tip yapılarda kuyular ve sarnıçlar vardır"
Kuyular ve sarnıçların yapının temellerindeki drenajı sağladığını belirten Esmer, kuyudaki su ile yapı malzemesinin çürümesinin engellendiğini vurguladı.
Kuyu ve sarnıç boşluklarının büyük deprem dalgalarını önlediğinin altını çizen Esmer, "Biz kuyuları sadece su amaçlı olarak gördüğümüz için çoğu yapılara bu kuyular kapatılmış ve kapatıldığı için yapıların altında çürümeler başlamış. Bütün eski yapılarda muhakkak kuyu ve döşeme vardır ve yerel malzeme kullanılır. Yapılar oluşturulurken malzemeler yatay bir şekilde birbirine bağlanır, bunu da kenet demirlerinden görebiliriz. Kurşun kenet dediğimiz bu sistem sebebi deprem dalgalarının ilki alttan gelen dikey P dalgasıdır. P dalgası ilk darbeyi vurduktan sonra hemen akabinde yatay S dalgası gelir. Buradaki ilk dalga, yapıyı yukarı kaldırıp malzemeler arasında bir boşluk oluşturuyor. Yatay dalga geldiği zaman bu boşluk arasında biraz sıfıra indirilebilir. Bunu düşünerek yapıyı düşeyde kurşun kenetlerle veya çeliklerle birbirine bağlayabiliriz. Günümüzde bu şekilde yükseltmiyorlar sadece yatay dizilimlerle yükseltiyorlar. Bu da yapım tekniğine girer" ifadelerine yer verdi.
Özlem Ceylan- Dilek Şahin