ALİ CAN ZERAY

Edirne'ye Budapeşte modeli şart

ALİ CAN ZERAY

Tarihi ve Kültürel Hafızanın Korunması: Budapeşte ve Edirne Üzerine Bir Karşılaştırma

Tarihi şehirlerin modern dünyada var olma mücadelesi, geçmişle geleceğin dengeli bir şekilde harmanlanmasını gerektirir. Bu süreçte, kültürel ve mimari mirasın korunması, şehirlerin kimliğini koruyabilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Budapeşte, bu konuda örnek teşkil eden şehirlerden biri olarak öne çıkarken, Edirne, zengin tarihi geçmişine rağmen korumacılık konusunda aynı başarıyı yakalayamamış görünüyor.

BUDAPEŞTE: TARİHİN KALBİNDE BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

Budapeşte, Avrupa’nın kalbinde yer alan, hem Osmanlı hem de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemlerinden izler taşıyan bir şehirdir. Şehir, tarihi ve kültürel mirasını koruma konusunda eşsiz bir başarı hikâyesi sunar. II. Dünya Savaşı sırasında büyük ölçüde tahrip olan şehir, savaş sonrası dönemde dikkatli ve özenli bir restorasyon sürecine tabi tutuldu. Bu süreç, sadece fiziksel yapıların korunmasını değil, aynı zamanda şehrin ruhunu, yaşanmışlığını da geleceğe taşımayı hedefledi.

Budapeşte’nin bu başarısı, bir dizi etkili koruma politikası sayesinde gerçekleşti. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan birçok yapı ve bölge, titizlikle korunarak restore edildi. Şehrin ikonik yapıları, sokakları ve meydanları, orijinalliğini koruyarak bugünlere ulaştı. Bu sayede Budapeşte, turistler ve tarih meraklıları için adeta bir açık hava müzesi haline geldi.

EDİRNE: ZENGİN TARİHİN GÖLGESİNDE KALAN BİR ŞEHİR

Edirne, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmış, tarihi derinliği olan bir diğer şehir olarak dikkat çeker. Ancak Edirne, Budapeşte'nin aksine, tarihi ve kültürel mirasını koruma konusunda gereken adımları atmakta zorlanmıştır. Bu durumun çeşitli nedenleri bulunmaktadır.

Birincisi, Edirne’deki koruma bilincinin yeterince gelişmemiş olmasıdır. Şehirdeki birçok tarihi yapı, zamanla bakımsızlıktan yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, bazıları ise modern yapılaşma uğruna yok edilmiştir. Oysa Edirne, Selimiye Camii gibi dünya çapında tanınan eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Ne var ki, bu eserlerin çevresi ve şehirdeki diğer tarihi yapılar, hak ettikleri ilgiyi görmemektedir.

İkincisi, şehirdeki modernleşme hamlelerinin tarihi dokuyu göz ardı etmesi, Edirne’nin kültürel kimliğini zedelemiştir. Tarihi binaların yerine yeni yapıların inşa edilmesi, şehrin geçmişini silikleştirmiştir. Budapeşte’nin korumacılık politikalarının aksine, Edirne’de tarihi yapıları restore etmek yerine, yıkıp yeniden yapma eğilimi ön planda olmuştur.

Geleceğe Bir Bakış: Edirne İçin Çözüm Önerileri

Edirne’nin tarihi mirasını koruyarak geleceğe taşıyabilmesi için öncelikle yerel ve ulusal düzeyde bir bilinçlendirme çalışması yapılmalıdır. Tarihi yapıların restore edilmesi ve bu süreçte aslına uygunluğun korunması büyük önem taşır. Ayrıca, şehir planlamasında tarihi dokunun korunmasına öncelik verilmelidir.

Sonuç olarak, Budapeşte ve Edirne’nin tarihi ve kültürel mirası arasındaki fark, şehirlerin koruma politikalarıyla doğrudan ilişkilidir. Budapeşte, tarihine sahip çıkarken, Edirne, bu konuda geride kalmıştır. Ancak doğru adımlar atılırsa, Edirne de tıpkı Budapeşte gibi geçmişini ve kültürel zenginliklerini geleceğe taşıyabilir.

Yazmayacağım yazmayım diyorum ama sorunlar bitmiyor bende buradan yazmaya devam ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları