
'ŞEHİTLER, ŞEHİTLİKLER' VE A HIYAR!
Ayhan Tunca
2000 yılında yayına başladığımız Yöre dergisinin 15.yılındaki sayılarından biri özel olarak hazırlanırken bu adı almıştı:
“Şehitler-Şehitlikler”
Söz konusu Yöre sayısı için çalışmaktayken bir kez daha gördüm ve düşündüm ki; yeryüzünde bizim kadar şehit veren ve dünyanın hemen her yerine dağılmış şehitlikleri bulunan başka ülke yoktur!
Ama biz…
Yöre’nin Şehitler-Şehitlikler sayısında ki yazımıza başlarken ilk başlığımızı güncel bir arayışı dile getiren şu soru ile koymuştuk:
“Analar ağlamasın veya şehitler gelmesin söylemi yükselir ve yayılırken bir soru:
ŞEHİT VERMEYELİM DE VATANI MI VERELİM?”
***
Doğrusu bu başlık, o günlerin yaygın sömürü ve oyun içinde oyunların yaşandığı AKP’li bakış açısından etkilenmişti…
O gün bizlere bu başlığı attıranlar, şimdi şehit cenazelerini sömürme peşinde…
KaçAksaray’daki, bir eliyle şehit tabutunu tutarken, diğer elindeki (imamdan alarak tutuşturduğu) mikrofon ile annelere-babalara “ne mutlu size ki” türünde iğrenç nutuklar atabilir duduma gelmiştir…
Alay eder gibi!
Nanik yapar gibi!
İşte tam da o noktada, bu anı izleyenler, haykıramasalar bile mırıldanarak şunu seslendirmekteler:
“Madem bu denli kolay ve mutluluk veren bir durumdur… O vakit neden göndermedin Bilal’i askere!”
***
Din için!
Vatan için!
Ve…
Çok kere Osmanlı’yı yaşatmak adına yanlış politikalar yüzünden verdiğimiz şehitler ve dünyaya dağılmış durumdaki şehitliklerimiz konusunda okuduklarımı bir kitapta dile getirmeyi hedeflemiştim…
Buradan hareketle asıl konumuz Edirne Şehitlikleriydi ki; çalışmalarım sürmekteydi…
Ama…
Son günlerde yaşadıklarımız (ve nerde nasıl biteceğini bilemediğimiz gidişat) yüzünden gündemden çıkardım…
Yazamam!
Yoğunlaşamam, elim gitmez, olmaz!
***
Yaşadığımız şu berbat günlerde kitleleri tahrik eden bir başka konuşma geçiştirilecek türden değildir!
Parlamentoda, adeta bir İran parlamenteri görüntüleri veren o sakallı bakanın söyledikleri:
“Her Müslüman’ın şehit olmak istediğini düşünüyorum. Benim amacım, Allah nasip ederse şehit olmaktır.”
Bu güya devlet adamı; devletten maaş alan tam altı korumayla gezebiliyor; iyi mi!
Ve bu adam, çevresindeki gazetecilere de sormuş şehit olmak isteyip istemediklerini…
Sözcü gazetesi muhabiri “hayır” demiş “ben şehit olmak istemiyorum…”
Ya zaman gazetesi muhabiri ne yanıt vermiş?
“Bu siyasi kirli oyunda şehit olmak istemem!”
***
Yolda giderken bir tanıdığa sordum:
“Peki, sen bu bakanın şehit olmak istediği konusunda ne düşünmektesin” diyerek…
Yanıt, patlar gibi geldi:
“ Tutan mı var hıyarı! Haydi koş ta görelim! Sanki bu günlere gelişi hazırlayanlardan değilmiş gibi utanmadan şehit cakası satıyor… Seni tutan mı var a hıyar!”