Kültür ve Turizm Bakanlığı, Edirne Sarayı'nın bulunduğu alanı ören yeri olarak düzenlenmesini kararlaştırmış ve bununla ilgili güzel bir proje hazırlamıştı.
Hatta bu proje Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nun onayından bile geçtiğini biliyoruz.
Hem Edirne için hem de saray için oldukça önemli olan bu proje son haliyle, ödeneğinin hazırlanması ve ihaleye çıkarılması aşamasına gelmiş bulunuyor.
Ören yerinde neler olacak? Öncelikle bu alanın sınırları belirlenecek ve etrafı çevrilecek. Bir girişi olacak. Bu girişten ziyaretçiler bilet keserek içeri girebilecekler.
Bu turizm alanının görevlileri ve bekçileri olacak. Otoparkı, yürüyüş yolları, alışveriş yapılacak dükkanları, bilgilendirici panoları, sunum odası ve oturulup dinlenilebilecek cafeler ve restoranları olacak.
Bu ören yeri içinde müzeler de olacak. Örneğin yıllardır atıl durumda bir kenarda bekletilen Adalet Kulesi, Osmanlı hukuk sisteminin anlatıldığı bir müze düşünülüyor. Şu an restorasyonu tamamlanan saray mutfaklarının bir bölümünde Edirne Sarayı'nı anlatan bir müze ve sarayın maketi, bir tarafında ise Osmanlı mutfağı araç ve gereçlerinin tanıtıldığı ayrı bir bölüm olacak. Bu müzede ayrıca bu alandaki kazılarda çıkarılan buluntularda sergilenecek.
Her önüne gelen buraya giremeyecek, araç parkı olarak kullanamayacak, içinden asfalt yol geçirilemeyecek...
Şu an saray alanını gezen turistler bir kaç yetersiz bilgi panosundan başka bir şey göremediği için ve ne kadar önemli bir alanda olduklarının farkına bile varamıyorlar.
Oysa şu bilinmelidir ki Edirne Sarayı olmasaydı, Selimiye de olmazdı, hatta hiç bir padişah yapısı olmazdı Edirne'nin sadece çirkin beton binalardan başla bir şeyin olmadığı onlarca sıradan taşra şehirlerinden hiç bir farkı kalmazdı.
Edirne Sarayı hem tarihimiz ve hem de kültür ve turizm potansiyelimiz adına sahiden çok önemli.
Tüm bu öneme rağmen ben hiç bir yetkilimizin buraya gereken önemin gösterdiğini şahsen görmedim. Edirne Sarayı Kazı Başkanı Mustafa Özer hoca da bu konudan çok şikayetçi. Yetersiz ödeneği bir grup kazı elemanıyla yalnız başına kaldığı izlenimi veriyor. "Başka şehir ve kasabalardaki kazı alanlarından o yörenin vali, kaymakam ya da belediye başkanları hiç ayrılmazlar, parasal destek olmasa da moral ve lojistik destek verirler. Ama bizde tam tersi. Hiç kimsenin ne ilgilendiği ve ne de destek verdiği var" diyor ve kazı alanından çıkan enkazı bile taşıtacak araç bulamamaktan şikayet ediyor.
Belediye Başkanı'nın kazı alanına hiç geldiğini hatırlamıyor. Kazının sahibi Kültür ve Turizm Müdürü ise bir kez öylesine uğramış. Milletvekillerinin bile böyle bir kazı alanının varlığından haberdar olduğunu da ben zannetmiyorum. Oysa ihale aşamasına gelen ören yeri projesinin ödeneğinin çıkarılması ve yapımına başlanması siyasilerin Ankara'daki çalışmaları ve kulislerine bağlı.
Edirne hala turizm anlamında hiç bir şey yapmadan Osmanlı'nın mirasını yemeye devam ediyor. Ya Osmanlı padişahları ya da Mimar Sinan gibi bir deha olmasaydı ve kenti anıtsal yapılarla bezemeselerdi sahi biz ne yapardık?
Artık onların yaptıklarının üzerine bizlerin de bir şeyler koyma zamanı gelip geçmiyor mu?
