Enver Şengül

SULTAN IV. MEHMET KÖŞKÜ VE ŞEHVAR HAVUZU

Enver Şengül

 

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı, nihayet Edirne Sarayı'nın yer aldığı alanları tümüyle kamulaştırarak burasını "Ören Yeri" haline getirdi. Ören yeri demek tüm kültür ve tabiat varlıklarının koruma altına alınması ve burasının bir turizm cazibe merkezi haline getirilmesi demektir ve bu da Edirne'miz için son derece önemli bir gelişmedir.

Son haliyle Cihannüma Kasrı olarak bilinen Sultan Kasrı ve çevresindeki yapıların yer aldığı alan tümüyle araç trafiğine kapatıldı ve burada restorasyon çalışmaları başladı. Yakın bir zaman içinde Cihannüma Kasrı'nın aslına uygun bir şekilde ayağa kaldırılacağına ve diğer düzenlemelerle birlikte sarayın çok önemli bir turizm cazibe merkezi haline getirileceğine yürekten inanıyorum.

Bu gün fotoğraf arşivimi karıştırırken, bu yazımla birlikte paylaştığım Dr. Rıfat Osman Bey'e ait, Sultan IV.Mehmet Köşkü ve hemen önündeki meşhur Şehvar Havuzu'nu çizimlerine rastladım. Bu vesileyle bu önemli köşkü ve Edirne Sarayı'nı bir kez daha hatırlatmak istedim.

Romanım Darüşşifa Delilik Mevsimi'nde ayrıntılı bir şekilde anlattığım bu köşk sarayın ilk yıllarında yoktu. 1670 li yıllarda şehzadeleri Mustafa ve Ahmet'e 15 gün süren görkemli bir sünnet şenliği düzenleyen padişah IV. Mehmet,  bu vesileyle tüm saray binalarını tarihinin en esaslı onarımından geçirir. Bütün binalar, kasırlar, köşkler, yollar, duvarlar, çiniler, çeşmeler ve bahçeler adeta yeniden yapılır. Bu büyük onarım sırasında, sarayın başkadını Rabia Gülnuş Emetullah Sultan, harem kısmına çok sevdiği eşi Sultan  IV. Mehmet Han için bir köşk yaptır. Tunca Nehri yatağının doldurularak yapılmasından dolayı da burası Dolmabahçe Köşkü diye de anılır.

Bu köşkün önünde dillere destan bir havuz da yapılmıştır. Şehvar Havuzu adıyla bilinen bu büyük havuzun hemen yanındaki kafesli bölümde ise zaman zaman padişah sofrası kurulur. Edirne'nin en önde gelen müsikişinasları, şairleri, alimleri ve diğer ileri gelenleri  ile geniş katılımlı yemekler yenir müzik, şiir ve edebiyat sohbetleri yapılırdı.

Aradan yıllar geçti sarayın bir çok bölümü gibi Dolmabahçe Köşkü ve Şehvar Havuzu da tamamıyla yıkılıp, yok olup gitti.  Onlarca yapı, köşk ve kasrın bulunduğu ve belki de dünyanın kaderinin çizildiği bu yapılardan geriye, çok az bir bölümüyle Cihannüma Kasrı, Babı Sade (Saray kapısı), Matbah-ı Amire (Saray mutfağı), Fatih Köprüsü, Kanuni Köprüsü ve Adalet Kasrı kaldı.

Tüm saray binalarının ne kadarı restore edilir ya da ne kadarı hayata döndürülür  bilinmez ama bildiğim tek şey tarihimizin bu önemli eserimize hiç önem vermediğimiz ve bu hale getirerek çok yazık ettiğimizdir.Sadece yıkılıp yok olmasına göz yummak değil, bu önemli sarayın has bahçesine Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı  beton stadyumunu diktiğimizdir.

Yıllardır Kırkpınar'a gelenlerin otopark yeri olarak kullanılan saray alanları artık ören yeri ve trafiğe kapalı. Çok az bir zaman kalan 657. Kırkpınar güreşlerinde binlerce aracın otopark sorununun nasıl çözüleceğini de şimdiden merak ediyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları