Enver Şengül

YÜCEL VE KAZANCIGİL'İN ARDINDAN

Enver Şengül

Geçtiğimiz pazar günü (12 Ağustos)Edirne'nin iki çok önemli değerinin ölüm yıldönümüydü. Bunlardan biri, 14 yıl önce yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak hayata veda eden Edirne'nin sevgilivalisi Fahri Yücel, Diğeri de Edirne'ye adanmış bir ömür diyebileceğimiz Dr. Ratip Kazancıgil hocamızdı...

İlki Edirne'deki kısacık valilik görevi süresine inanılmayacak çok hizmetler sığdırdı, ikincisi ise Malatyalı olmasına rağmen çok sevdiği bu şehre koca ömrünü adadı.

İkisi ile de ilgili sosyal medyada çok şey yazılıp söylendi. Bunları tekrar etmeye gerek duymuyorum.

Sadece şunu söylemeliyim ki, her keçen yıl rahmetli valimizi daha az kişi anıyor ve hatırlıyor.  Edirne Belediyesi'nin düzenlediği Ratip Kazancıgil anma programına da ne acıdır ki sadece on- onbeş kişi katılabildi.

Bu kadar önemli değerimizin maalesef kıymetini bilmiyoruz. Onların bu şehir için yaptıkları değerli hatıraları anmakta bile aciz kalıyoruz.

Be bu çok değerli iki insanla da çok yakın olma şansı yakaladım. Rahmetli Valimiz Fahri Yücel ve eşi Perihan Yücel ile çok sık görüşürdük. O yıllarda görev yaptığım Sağlık Müzesi'ne çok sık olarak kahve içmeye gelirlerdi. Kızı Ayşegül de fotoğrafçılıktan benim öğrencimdi.  O'nun Avrupa Müze Ödülü adaylığı süresince müzeye ve şahsıma verdiği desteği asla unutamam.  Yaptığım işlerin tam anlamıyla değerini o görüyor ve çok sık takdir ediyordu.  Ayrı bir kurumda olmama rağmen şahsıma verdiği takdir belgesini büyük bir onurla saklarım.

Rahmetli, Edirne'nin üzerine çöreklenmiş külleri kaldırıp atan ve altındaki değerli mücevheri bizlere gösteren adamdı. Şu an, kültür varlıklarının önemsenmesi , turizmin bu noktaya gelmesi ve Edirne'nin bu derece tanınabilir olmasının baş mimarı kendisidir. Bu şehre gerçek kimliğini hatırlatmada unutulmayacak hizmetler vermiştir.

Ratip Kazancıgil hocamızla da yine Sağlık Müzesi'nde kaderimiz kesişmişti. Tam 11 yıl boyunca bu müzede görev yaptım. Onunla bir kültür varlığına hizmet vermekle geçen uzun yıllar hayatımın en değerli yılları oldu. Engin bilgisi, deneyimi ve Edirne sevdasıyla odan çok şey öğrendim...

Yaşadığımızın bu şehrin değerini, darüşşifanın sütunlar arasındaki avlusunda kahve içerken uzun uzun o anlattı bana. Külliye'nin tıp ve mimarlık tarihindeki yerini, Edirne Sarayı'nın önemini,  bu şehrin Osmanlı ve Avrupa tarihindeki tartışmasız konumunu hep onun konuşmalarından dinledim.

Beni en çok etkileyen yönü ise, yaşından dolayı  gözleri göremeyecek hale gelmesine rağmen çalışma aşkı ve heyecanından hiç bir şey kaybetmemiş olmasıdır.

Son günlerinde hastanedeki odasına bile çalışması için masa konulmuştu  ve ölümüne saatler kala bile Edirne için başka nelerin yapılabileceğini düşünüp bunu heyecanla yakınlarına anlatıyordu.

Ne diyeyim, anma günün yapıldığı Edirne Belediyesi salonunda,  sağlığında onun çevresinde pervane olanlar bile yoktu. İlgi insanın içini burkacak kadar azdı ama inanıyorum ki Ratıp Hoca'nın ne büyük bir insan ve yazdığı 32 kitabın ne büyük bir değer olduğuna tarih karar verecek.

Ve ben böyle değerli bir şahsiyetle yıllarca aynı mekanı ve heyecanı paylaştığım, onu dinlediğim ve ondan feyz aldığım için hep gurur ve onur duyacağım...

Yazarın Diğer Yazıları