İ. Melih Yurduseven

HAFTAYI SİYASET İLE BİTİRELİM!

İ. Melih Yurduseven

Bir hafta da üç siyasi yazı yazmak yeterlidir sanırım.

Hele hele ortada ne fol nede yumurta yokken.

Ama dedim ya benim okurlarımın en fazla rağbet edip okuduğu yazılar siyasi içerikli yazılar olduğu için bende seçim dönemleri olmasa bile bazı hatırlatmalar yapmak adına böyle yazıyorum işte.

Bu gün de bazı tavsiyeleri dile getirerek şimdilik siyasi yazıları noktalıyorum.

Şimdilik çünkü o kadar çok siyasi yazılar yazmak mecburiyetinde hissedeceğiz ki kendimizi, okurlarımın bazıları bıkacak bile.

Ama daha zaman çok erken…

Siyasetin kaygan bir zemin olduğunu ve buz pistindeki dikkati burada da göstermek gerektiğini çok kez yazmıştım.

Dikkat etmezseniz, kurallarına göre hareket etmezseniz düşersiniz.

Düşerken etrafınızdakilere zarar da verirsiniz.

Çünkü bu sahnede oynanan oyun takım oyunudur ve yapılan hata ve yanlışlar takımın tüm bireylerine de yansır.

Kaygan zeminde yürümek veya dans etmek çok ta kolay değildir.

Siyasette kaygan bir zemin olduğuna göre bu arenada mücadele etmek bazı meziyet ve kabiliyetleri gerektirir.

Hele hele bu konuda ciddi anlamda görev üslenmişseniz, sorumluluğunuz bir o kadar çok tur ki, sizin herkesten daha çok dikkatli ve özverili olma mecburiyetinizde vardır.

Siyasete soyunan insanlar önce kendilerinin amaç ve hedefleri doğrultusunda neler yapılması gerektiği konusu üzerinde durarak planlama ve strateji belirlemek zorundadırlar.

Siyasette birinci hedef, hizmet vereceğin kitlenin sorunları ve istekleri doğrultusunda hareket noktası ve rotası belirleyip planlamayı ona göre yapmaktır.

Ve de hepsinden önemlisi de, sırtını dayadığınız siyasi gücün varlığını hiç ama hiç unutmadan onun ortaya koyduğu kurallara uyarak hareket etmek siyasinin en çok dikkat etmesi gereken husustur.

Bir siyasetçi, mensubu olduğu partinin büyüklüğünü ve de kendisinin bu partinin gücü ile bir yerlere gelme arzu ve isteğinde olduğunu unutmamalıdır.

Kendini mensup olduğu partinin üzerinde gören veya kabul edenlerin siyasette başarılı olması da mümkün değildir.

Şahıslar partilere güç katar elbette.

Bir kişinin şahsiyeti o partiye referans olmada etkin olabilir ama bu hiçbir zaman kişinin partiden üstün olduğu anlamına gelmez.

Bunu zaman zaman yapan ve dillendiren siyasiler yok mu var elbette.

Ben partiden daha çok oy aldım diyenler çıkmadı mı?

Çıktı da, hiç kimse, bu sözde güce ve büyüklüğe güvenerek bağımsız aday olmayı göze alamadı ne yazık ki.

Siyasi kişilerin partilerine karşı saygılı davranması kadar, partilerinde parti üye ve seçilmişlerine o kadar saygılı olmasında yarar vardır.

Partileri temsil eden İl, İlçe, Belde başkanlıkları bu konuda ne kadar hassas olurlarsa, yapılacak olan seçimlerde de o kadar başarı elde etme şansları artar.

Hiçbir il başkanı veya ilçe başkanı o partiye mensup bir seçilmişi yok sayma hakkına ve lüksüne sahip değildir ve olmaz da.

Ona bu hakkı hiçbir parti teşkilatı vermez.

Ama yöneticiler, kendilerine göre bir uygulama ile kişiler arasında bir ayrımcılık ve kabullenememe gibi bir durum yaratırlarsa bunun zararını yine parti görür ve de bu hesabı gün geldiğinde bu kişiler vermek zorunda kalırlar.

Siyaset kaygan bir zemin ise bu kaygan zeminde yürümek için birbirine tutunup destek alınması gerekir.

Bu desteği verecek olan kişilerde bu parti içinde yıllardır hizmet vermiş, üye olmuş, delege olmuş ve de seçilmiş kişilerdir.

Bu kişileri yok saymak veya umursamamak, partiye ve adaylara büyük hem de çok büyük zarar vermek demektir.

Benden söylemesi…

Yazarın Diğer Yazıları