
SAADET LİDERİNİ BULMUŞ!
İ. Melih Yurduseven
Kimse yanlış anlayıp gönül koymasın ama Saadet Parti Erbakan Hocadan sonra gelen Genel Başkanların en doğru ve isabetlisini seçmiş bana.
Edirne’ye gelişinde yaptığı basın toplantısında edindiğim intiba değil bu.
Uzun zamandır takip ediyorum ve muhafazakâr tabanın hatta sağ görüş sahibi her partilinin beğendiği ve umut bağladığı lider olarak benimsendiğine tanıklık ediyorum.
Dolu bir lider…
Birçok konuda bilgi ve fikir sahibi olduğu için de kendinden emin tavır içinde.
Dün sabah Magri Otelde yaptığı basın toplantısında ülke gündemi ile ilgili açıklamalarda bulunurken Suriye’nin bombalanması olayını Müslümanlara karşı yapılmış bir saldırı olarak nitelendirerek Hükümetin bu saldırıyı doğru buluyoruz açıklamasını da havsalasının almadığını söyleyerek Hükümeti eleştiri yağmuruna tuttu.
Hükümet’in savunduğu; Kimyasal silah üretilen noktaların bombalandığı tezine de katılmadığını ve bunun Amerika, Fransa ve İngiltere’nin Müslümanlara karşı yaptığı bir saldırı ve bombardıman olduğunu söyledi.
Hatta amacın Iraktan sonra Suriye’yi parçalamak ve ardından da Türkiye ve Iranı bu akıbet ile karşılaştırmak olduğunu açıklayan Karamollaoğlu, terör örgütleri ile mücadele söyleminin doğru olmadığını vurguladı.
Soru cevap bölümünde kendisine üç soru yönelttim ve gündem teşkil edecek konular olduğu için de uzun ve doyurucu yanıtlar aldım Genel Başkandan.
Saadet Parti ve kendisinin şu anda en çok konuşulan isimler olduğu için parlayan yıldız konumunda olduklarını ve bunun Saadet Parti İktidarını getirip getiremeyeceğini sordum kendisine.
Her kesimden teveccüh gördüklerini ve ardık dikkate alınan bir parti konumuna geldiklerini belirterek inşallah 2019 seçimlerinde bunun semeresini göreceğiz dedi.
İkinci soru olarak Ak Partinin kendilerine; “biz yeniden milli görüş gömleğini giyerek Adil Düzen felsefesi ile ülkeyi birlikte yönetelim demiş olsa tavrınız ne olur?”
Bu soruyu özellikle sordum çünkü ayni soruyu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş’e de sormuştum ve ayni cevabı mı alacağım acaba diye merak ediyordum.
Ama farklı bir şey söylemedi Genel Başkan ve sonuçta mümkün değil dedi.
Ama kapıyı aralık tuttu biraz şu cümleyi ekledi; “Garip geliyor ama arkadaşlar derse ki 'Biz size devleti teslim ettik, gelin beraber yönetelim, kararları da siz alın' o zaman varız. Ama sil baştan her şeyi değiştirmek şartıyla. Başka türlü ülkenin düze çıkması mümkün değil. Bir numaralı mesele adaletin tesisidir. Adalet olmadan bir ülkede huzur olmaz. İkincisi işin ehline verilmesidir. Bu arkadaşlar işin ehline vermeyi istemiyorlar artık. Çünkü ehil insan geldiğinde 'Bunların yapma dediği işi yaparım, ancak böyle düzelir' diyor. Üçüncüsü de kucaklaşma. Bu memlekette bizim farklı fikirlerde, inançlarda olan insanlar olarak kucaklaşmaya ihtiyacımız var. Huzur başka türlü sağlanmaz ki."
Üçüncü sorumda şu oldu; “28 Şubat davaları sonuçlandı ve cezalar verildi. Bu konuda en fazla mağduriyet yaşamış bir parti ve lider olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Genel Başkan bu konuda da iddialı bir söylemde bulundu ve Ak Partinin 28 Şubatın ortaya çıkardığı bir parti olduğunu, şayet 28 Şubat olmamış olsaydı Ak Parti diye bir parti olmaz ve iktidarda olamazlardı diyerek şunları söyledi; “Elbette böyle bir kararın çıkması bir bakıma o dönem sıkıntı çekenlerin kalbine su serpti. Ancak biz bir öç alma mantığı ile meselelere yaklaşmayı da doğru bulmuyoruz. Mahkemeler de çok enteresan tavır sergiliyorlar. Yani cezayı veriyor, hapse atmıyor. Sonra bir kısım insanlar, en garibi 28 Şubat dönemi birtakım ifadelerden dolayı bugün hapishanede olan, yaklaşık 20 küsur yıldır hapis cezasıyla cezalandırılmış bulunan insanlar hala hapishanede. ya hükümetin ya da Adalet Bakanlığı'nın ya da birilerinin bir karar alıp bu yanlışı düzeltmekleri icap eder. Siz 28 Şubat'ın suçlularını cezalandıracaksınız ama 28 Şubat sebebiyle hapse giren mağdurları hapishanede tutmaya devam edeceksiniz. Bu adalet değil.”