
ÇOCUKLARIN DİL GELİŞİMİ İÇİN TAVSİYELER
Özge Özkan
Bir bireyin ilk gelişen duyusu işitmedir. Daha anne karnındayken gelişmeye başlayan bu duyu, bebeğin dışarıdaki sesleri algılamasını sağlar.
Bebeğin doğması ile etraftaki sesler bebek tarafından anlamlandırılmaya, daha sonra ki süreçlerde de konuşarak diyalog kurmaya yönelik bir ifade edici dil oluşmaya başlar.
0-6 yaşları arasında hızlı bir ilerleme gösteren dil gelişimi, bireyin o an ki ve ileri ki yaşantıları için çok önemlidir. Bu yüzden ebeveynlere şunları önerebilirim:
1-) Bebekler ilk zamanlarda ağlayarak isteklerini anlatmaya çalışırlar. Her farklı isteği için, farklı ağlama biçimleri geliştirirler. Çoğu bebekle ilgilenen kişi – daha çok anneler – bu ağlama biçimlerinin ne anlama geldiklerini anladıklarını dile getirmektedirler. Ancak bir çalışma kapsamında, bebeklerin ağlama sesleri kayıt edildiğinde ve daha sonraki zaman dilimlerinde o ses kayıtları annelere dinletildiğinde anneler bebeklerinin neden ağladıklarını bilememiştirler.
Çoğu anne, bebeğinin hangi saatte ne gibi ihtiyacı olabileceğini tahmin eder; yani bebeklerinin ağlama biçimlerine değil de; ağladıkları zamana dikkat ederler.
Bu da bazen bebeğin gerçek ihtiyacının karşılanmasına engel olabilir. Bebekle ilgilenen kişinin, bebeğin çıkardığı sesleri iyi takip etmesi gerekmektedir, bu bir ağlama sesi olsa bile.
2-) Bebeğin çıkardığı seslerden anadile uygun olanlar, ebeveynler tarafından da tekrarlanmalı ve bebeğin bu sesleri pekiştirmesi sağlanmalıdır.
3-) Çocukların konuşmalarında taklitlerin yeri çok büyüktür. Mesela yerleşim bölgelerindeki şive farklılıklarının daha sonraki nesillere geçmesinin sebebi de budur. Her çocuk etrafındaki insanların konuşmalarını taklit ederek, kendi konuşma becerisini geliştirir. Bu kapsamda çocuğun güzel bir Türkçe konuşmasına katkı sağlamak adına özellikle aile bireylerinin Türkçe kurallarına uygun bir dil kural kullanması gereklidir. Örneğin; çocuğun “Bu ne?” sorusuna “Top.” demek yerine “Bu bir toptur.” denmelidir. Eğer ebeveyn çocuğa bir soru soruyorsa; “Bu ne?” diye sormak yerine, “Bu nedir?” diye sorarak –dır, - dir, -tır, - tir eklerini kullanmalıdır.
4-) Çocuğun dili öğrenme biçimini 2 grupta incelemek mümkündür:
a-) Gönderimsel Dil Öğrenme Biçimi
Çocuğa “Bu nedir?” , “Şu nedir?” gibi sorular ile nesnelerin öğretilmesi ile başlanan bir dili öğrenme biçimidir. Örneğin; anne bir dergiyi eline alır ve oradaki tavşan resmini çocuğa göstererek “Bu nedir?” diye çocuğa sorar.
b-) İfade Edici Dil Öğrenme Biçimi
Sosyal etkileşim yolu ile çocuğun dili öğrenmesidir.
Örneğin; anne bir tavşan kuklasını konuşturarak:
“Merhaba, ben tavşan kardeş. Benimle tanışmak ister misin? Senin adın nedir? Ben havucu çok severim. Sen hiç havuç yedin mi? Sen hangi yiyecekleri seversin? Beraber havuç yiyelim mi?” gibi sorular ile çocuğun dili öğrenmesini sağlar.
Bazı ebeveynler bilinçli olarak bu dil öğrenme biçimini kullanırlar; ancak ifade edici dil öğrenme biçimi, ekonomik düzeyi düşük ailelerde kendiliğinden de ortaya çıkabilmektedir. Mesela çocuğun oyuncakları, dergileri, kitapları vs. yoksa etrafındaki insanlar ile konuşmak için çocuk kendisi adım atma eğiliminde bulunabilir.
Benim tavsiyem de, sosyal etkileşim ile çocuğun dil gelişimine destek vermenizdir.
5-) Çocukların odalarında mutlaka öykü kitapları bulunmalıdır. Genelde birçok ebeveyn kitapları, okuma yazma dönemiyle alakalı olarak değerlendirmekte; ve çocuklarının küçük olduğunu belirterek hiç öykü kitabı almamaktadır.
Oysaki çocuk, okuma yazma bilmese de, hatta siz ona hiç o öyküleri okumayacak olsanız bile, öykülerin sayfalarındaki resimleri çocuklar incelemek ister, bundan çok hoşlanırlar. İnceledikleri sayfalarda tahmin yürütmeye çalışırlar. İlk defa karşılaştıkları, anlamlandıramadıkları resimleri bir yetişkine sorarak iletişime geçme davranışı gösterirler. Yani kitapların çocuğa faydası ebeveynlerin çocukla ilgilenme düzeylerine göre değişkendir.
6-)Çocuklarınızın yanlış söyledikleri kelimeler için olumsuz tepkilerde bulunmayın.
Örneğin; elmaya “ema” diyen bir çocuk için ebeveyn asla “Ema değil, ‘ELMA’ ” gibi bir cümle kurmamalıdır. Onun yerine “Aa, bak bu ne güzel bir elma. Kırmızı bir elma. Büyük bir elma.” gibi cümleler kurarak; yanlış söylenen sözcüğün, doğru biçimde söylenişini sıkça tekrar etmeye yönelik art arda birkaç cümle kurulması gereklidir.
7-) Çocuklara öğretilen her şey orijinal adı ile öğretilmelidir. Çocuğun sorduğu herhangi bir şey için; nesnenin – varlığın gerçek adının yerine farklı bir şey uydurularak cevap verilmemelidir.
8-) Çocukların güzel konuşmaları için nefesini doğru kullanmaları gereklidir. Bu yüzden de çocuklar şarkı söylemeye teşvik edilmelidir. Şarkı söylemek, nefesi doğru kullanmaya yardımcı bir araçtır.
Özge ÖZKAN
Trakya Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği
İLETİŞİM: [email protected]