Yerel efsaneler canlandırıldı
Avrupa Birliği Başkanlığının ulusal otorite görevini yürüttüğü IPA Bulgaristan â€' Türkiye Sınır Ötesi İşbirliği Programının ikinci teklif çağrısı kapsamında yürütülmekte olan ‘Sınırı olmayan Efsaneler ' isimli projede yerel efsanelerin canlandırılması aktivitesi Edirne'de gerçekleştirildi.
Burgas ALEF Derneği’nin koordinatörlüğünde Edirne Sınır Ötesi Kültürleri Araştırma Derneği ortak olduğu projedeki faaliyetlerden olan tiyatro gösteriminde, dernek adına Hakan Coşkuntuna yönetiminde Tuna Halk tiyatrosu “ORASTES” efsanesini sahneledi. Geride kalan hafta gerçekleşen tiyatro oyunlarında ALEF Derneği adına “Rusa Adlı Kız ve Ejderha Efsanesi” Georgi Dimitrov yönetiminde Petlite (Horozlar) adlı dans grubu tarafından sahnelendi.
Orastes Efsanesi
Proje kapsamında oyunu sahnelenen ‘Orastes’ efsanesi ise kısaca şöyle;
İlkçağlarda Edirne’nin isminin Orestia olduğu bilinir. Mitolojide Edirne’nin kuruluşu ile sonuçlanan son derece ilgi çekici bir efsane anlatılır. Orastes, Truva Savaşı’nın ünlü komutanlarından Agamemnon’un oğludur. Agamemnon, gemileri ile Truva Savaşı’na katılmak üzere hareket etmeden önce farkında olmadan kutsal bir geyiği vurmuştur. Buna kızan tanrılar Agamemnon’u cezalandırırlar ve yelkenleri dolduracak rüzgârları durdururlar.
Gemileri hareket etmeyen Agamemnon günlerce tanrılara yalvarır ve geyiği bilmeden vurduğunu söyler ve affedilmesini diler. Tanrılar tek bir şartla Agamemnon’u affedip rüzgârları serbest bırakacaklardır. Agamemnon’dan, biricik güzel kızı İfigenia’yı kurban etmesini isterler.
Ünlü komutan tanrıların bu istediğini yerine getirir. Kızının ölümüne çok üzülen anne Klytamaestra, Agamemnon’u bir daha affetmez ve savaş bitiminde kocasının erkek kardeşi ile bir olup ünlü komutanı haince öldürür.
Bu cinayetin ardından Orastes çocuk yaşta saraydan alınıp başka bir yerde büyütülür. Yetişkin olduğunda da saraya geri gelir. Gelenek gereği amcası ve annesini öldürerek babasının intikamını alır. Orastes anne katili olduğu için çok büyük bir suç işlemiş, öç tanrıları peşine düşmüştür. Bu suçtan arınmak için de tanrılara yalvarmaya başlar. Tanrılar iyi bir genç olan Orastes’in bu durumuna üzülürler ve ellerini üç nehrin birleştiği yerde yıkarsa, affedilip günahından arınacağını kendisine bildirirler.
Uzun bir yolculuğa çıkan Orastes, Enez üzerinden Meriç nehrinin akış yönüne doğru yol alır ve Arda, Meriç ve Tunca Nehirlerinin birleştiği yeri bulur. Burada ellerini yıkayarak günahlarından arınır. Çok sevdiği bu topraklara da bir yerleşim yeri kurar ve buraya Orestia adını verir.
Orestia’nın bugün Karaağaç’a yakın bir yer olduğu bilinmektedir. Zamanla Orestia büyüyerek, bir Roma şehri ve daha sonra da Edirne adıyla bir Osmanlı payitahtı olmuştur. Tunca Köprüsü ile Meriç Köprüsü’nün, yaklaşık 300 metre aşağısında Tunca ile Meriç’in birbirine kavuştuğu noktada Bülbül Adası olarak da bilinen bu yerdir.
Rusa Adlı Kız ve Ejderha Efsanesi
Proje ortaklarından ALEF Derneği adına Georgi Dimitrov yönetiminde Petlite (Horozlar) adlı dans grubu tarafından sahnelenen “Rusa Adlı Kız ve Ejderha Efsanesi” ise şöyle;
Eski zamanlarda bugünkü Bulgaristan Burgaz iline bağlı Rusokastro köyü yakınlarında Goryanin adında korkunç bir ejderha yaşıyormuş. Ejderha köyün en güzel kızı olan Rusa’ya âşık olmuş ve onunla evlenmeye karar vermiş. Kendisini güzel delikanlı olarak göstererek, her gün su için köy kuyusuna gelen kızı beklermiş ve su dolu bakraçlarından su içmeye ve kulağının arkasında taşıdığı çiçekleri almaya çalışırmış. Dikkatini çekmeye ve kalbini kazanma çabaları hiç işe yaramazmış. Rusa gönlünü başka bir delikanlıya kaptırmış. Baharın gelişini müjdeleyen Hıdırellez yani Aziz George günü gelmiş. Bütün köy Ejderhanın bulunduğu mağaranın önündeki yeşil çim alana toplanmış. Tüm kızlar ve delikanlılar el ele tutuşarak horon oynamaya başlamışlar, diğer yanda ustalar bayram masası için kuzu çeviriyorlarmış. Birden bire hava kararmış, güneş kara bulutların arkasına saklanmış ve sis oluşmuş. Ejderha Goryanin kendini yükseklerden salıvermiş ve horon oynayan Rusa’yı yakalayıp mağarasına götürmüş. Köylüler uzun zaman mağarada ağlama seslerini duymuşlar. Kızın annesi bu acıya dayanamamış ve aziz George yardım etmesi için yalvarmış. Aziz George annenin yalvarışından çok duygulanmış ve gökten yere inerek korkunç ejderhayı mızrağı ile öldürmüş. Rusa kurtarılmış fakat uzun gecelerde acılar içinde ağladığı mağarada gözyaşlarından bir göl oluşmuş. Halk ejderhanın yaşadığı mağarayı Rusin kamık (Rusa’nın kayası ) adını vermiş. O günden bu güne kayalıklardan sızan sular ayazmaya toplanmaktadır.
Yaşlılar tarafından söylenen bir inanca göre, Rusa’nın gözyaşlarından gelen suyun şifalı olduğuna inanılır. Bu efsane yerel tarihçi Nikola Prodanov tarafından yazılmış, o da 86 yaşındaki dedesi Marko tarafından Rusin kamık (Rusa’nın kayasında ) dinledikten sonra yazmış. AB projesi kapsamında oynanan tiyatro oyunları Edirne’nin Karaağaç Mahallesi’nde gerçekleştirildi.
Ebru Güven Mutlu